Özgün
düşünce:
Fay
hattı; yer kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu oluşan gerilme ve sıkışmalar,
yer kabuğunun bazı bölümlerinde yüzyıllar boyunca enerji biriktirir. Bu
enerjiler zaman zaman ortaya çıkar. Yer kabuğundaki bu hareketli kesimlere FAY
adı verilir.
Asıl konumuza dönelim:
İnsanlar,
yaşadıkları bölgenin kültürüyle yoğurularak yetişir ve bir takım karakteristik
özellikler kazanırlar. Bu özellikler, zaman içinde iyi ya da kötü sözlere ve
eylemlere dönüşür. Esasında bu durum, içimizde besleyip büyüttüğümüz duygu ve
düşüncelerin dışavurumudur.
İnsanoğlu, kötücül duygularıyla yaşamayı bir yaşam biçimi haline getirdiğinde hem kendisinin, hem çevresinin hayatını adeta kâbusa çevirirler. Kin ve öfkeden kaynaklanan çatışmalarda çok İnsan hayatını kaybetmekte; çoğu da cezaevlerinde ömrünü çürütmektedir. İçki, kumar ve uyuşturucu bağımlılığı sonucunda aileler parçalanıyor, çocuklar ortada kalıyor. Çok defa aile içi şiddetten kaynaklanan olaylarda aile bireyleri birbirini öldürmekte, çoğu da cezaevlerinde ömürlerini çürütmektedir.
Hırsızlık yapan, rüşvet alıp-veren ve daha başka gayrimeşru yollardan para kazanma sevdasında olanlar, toplumun dirliği-ni ve düzenini bozmakta; suçlular için yeni cezaevleri yapılmaktadır.
Yani; insanların iç dünyasında beslediği ‘şeytani’ diye tanımlanan kötü duyguların yanında ‘melek’ olarak tanımladığımız iyi duygularımız da bulunmaktadır. İyilik duygularımız baskın olduğunda huzurlu bir yolculuğa hazır hale gelmiş oluruz. Kötü duygularımız baskın olduğunda da kötü bir yola hazırlanmış oluruz. İşte ben, bu durumu insanın iç dünyasının fay hatları olarak algılıyorum.
Önce, iyiliği bize fısıldayan duygularımızı sıralayalım:
b-)Yardımseverlik,
c-)
Dürüst olmak,
d-)
Sabırlı olmak,
e-) Kişi
hak ve hukukuna saygılı olmak,
f-)
İşini layıkıyla yapmak,
g-)
Hileden, hırsızlıktan, rüşvetten ve fırsatçılıktan uzak durmak,
h-) İnsan
ve doğasever olmak,
ı-) Aklı
ve vicdanı dengeli bir şekilde kullanmak,
b-)
Kendini beğenme ve insanlara beğendirme dürtüleri,
c-)
Haset ve kin,
d-) Haksızlığa
meyletmek,
e-)
İntikam duyguları,
f-)
İşine özen göstermeme,
g-)
Sinirlilik ve karşı tarafı anlamama,
h-) Her
aklına geleni doğru görüp, eyleme dönüştürmek.
I-)
Acıma duygusunu zayıflık olarak görme,
i-)
İnsanların aklını uyuşturan ve kötülük yapmaya yönlendiren madde bağımlılığı.
b-) Etnik
fay hatları,
c-)
İdeolojik fay hatları,
İnsanların bir de dini fay hatları vardır. Dini fay hatlarını ortaya çıkaran sebeplerin başında kendi içinde bile çatışan mezhepler gelmektedir. Herhangi bir mezhebin şemsiyesi altında Batılı güçlerin besleyip büyüttüğü radikal dinci örgütler ortaya çıkmaktadır. Bu dinci-radikal terör örgütlerini oluşturan insanlar genellikle akli melekelerini yitirmiş, gayrimeşru yaşamış, cezaevlerinden çıkarılmış kişilerdir. İşte bu caniler, ‘cihat’ maskesiyle efendilerinin yönlendirmesi ile gönderil-dikleri ülkelerde bombalı terör olayları gerçekleştirmekte, masum insanların kanını dökmekte, iç savaşlara, ülkelerin par-çalanıp, yıkılmasına sebep olmaktadır.
Bu küresel güçler, bununla da yetinmeyip, hedef seçtikleri ülkede ideolojik fay hatları da oluştururlar. Ülkemizin 1980 öncesini hatırlayalım. Ülkem insanı sağcı-solcu, sünni-alevi, Türk-Kürt diye ayrıştırıldı ve birbirinin düşmanı haline getirildi; kardeş kardeşi katletti. Amaçları; yeryüzünün en stratejik konumda bulunan Türkiye’mizi boyunduruk altına alarak hem yer altı zenginliğine çökmek hem de ülkemizde yeni devletçikler oluşturup, yönetmekti. Küresel güçlerin ülkemiz üzerindeki operasyonlari, 10 Ağustos 1920 yılında, Fransa'nın Başkenti Paris'te itilaf devletleriyle Osmanlı Devle-ti arasında imzalanan ve 433 maddeden oluşan Sevr Anlaşması'nı hayata geçirene kadar devam edecektir. Bu hedefe varabilmek için şu bir gerçek ki; kendilerine yamanan bir yönetsel kadro oluşturmaktı; başardılar!
Küresel operasyonlar, Orta Doğu coğrafyasında halen devam etmektedir. Bu bölgede yeni devletçikler kurdular; doğalgaz ve petrollerine el koydular. Kukla yönetimlerle bu devletçikleri yönetmektedir. Egemen güçlerin tüm istihbarat elemanları bu coğrafyalarda aktif görev yapmaktadır.
İnsanlar, barış ve huzur içinde yaşamak istiyorsa şayet, içimizdeki şeytani fay hatlarına karşı, yüreğimizin en temiz köşesinden kulağımıza seslenen meleğin sözlerini kalkan olarak kullanmaya gayret etmeliyiz. Küresel iblislere karşı da tüm milli değerlerimizi savunma kalkanı olarak kullanıp fay hatlarımızın kırılmasına asla müsaade etmemeliyiz. Aksi halde yıkımların altın da ezilir, gözyaşlarımızda boğuluruz.