Ne devraneler döndü, geçti senin kapından
Asırlar önce yanan, yıkılan Babil şehri
Yüzyıllarca döküldü, o muhteşem yapından
Sana hayat bahşeden, Fırat ve Dicle nehri
Yakıyor bakın şimdi ,Babil’deki yerleri
Fışkıran volkan gibi, yanan yürek ateşi
Uğrunda boyun eğip, öne düşen serleri
Hunharca vurduruyor, varis olan kardeşi
Zalim Neron gelerek, birden kıvılcım atmış
Kıvılcımlar Babil’de, her yeri yakıp yıkmış
Ateşine dinmeyen, kordan bir zehir katmış
Sönmeyen ateşlere, hep göz yaşları akmış
Barbarca akıl ile, yakıp yıkma dürtüsü
Küfe’den Buhara’ya dalga, dalga yayıldı
Zehir saçan yılanın, açılınca örtüsü
Ağlayan mazlumların, feryatları duyuldu
Aradan yüzyıl geçti, durulmuyor Pakistan,
Kandahar, Azerbaycan ,kan ağlar Karabağ'lar
Huzursuzdur Baku’de ,o zalimce bakıştan
Ermeniler elinde ,zulümden yara bağlar
Kanayan yüreklerde ,Kerbela’dan bizlere
Yüzyıllardır dinmeyen, matem yeli esiyor
Asırlardır orada, gördüğümüz izlere
Artık kalan küllenmiş, ateşleri deşiyor
Hani nerde yananlar, senin için ölenler
Tek tel dahi vermeden, saçlarını yolanlar
İşgal etmiş her yanı, namazgahı bölenler
İsyancı oluyorlar, yurtlarında kalanlar
Ağla mescid-i Aksa’m, ağla duyulsun sesin
Bir karış toprağına, gelmesin halel senin
Yapılan o kazılar, sarsmaz temelin kesin
Yavaş yavaş biçilir, hazırlanır kefenin
Ağla mescid-i Aksa’m, ağla duyulsun sesin
Hasan KARABAY
9.8.2009