Ey can üzülme sakın kalmışsan dalsız,köksüz
Lale,sümbül ,gül dersin gülünden anlamazlar
Öz yurdunda olmuşsun sanki yetim ve öksüz
Derdini anlatırsın dilinden anlamazlar.
Gönül gurbetinde sen çekerken bin ıztırab
Yüzüne kapanmıştır açık olan bütün bab
Başka tür konuşurlar sana değildir hitab
Kentin, yurdun ıraktır ilinden anlamazlar.
Gönlüne damla düşmez yağsa semadan baran
Onun için sessizce durmadan kanar yaran
Yalnızsın ıssız çölde ne kimsen var ne soran
Kavrulup yansan bile çölünden anlamazlar.
Nazenin dallarında narin çiçek açardın
O nazlı kelebeğe binler koku saçardın
Özgürdün semalarda kanat çırpıp uçardın
Kırıp kırıp koydular dalından anlamazlar.
Gönül gözü kör olan bilmez yeşil, sarı ne
Ne bilir hoyrat olan gözyaşının sırrı ne
Akıp akıp duruyor namusu ne, arı ne
Gözyaşların sel oldu selinden anlamazlar.
Kimse katlanmaz senin feryadına nazına
Dönüp bakmazlar bile şiir olan sözüne
Ayrı name yükleme kemanına,sazına
Kulakların tıkarlar telinden anlamazlar.
Çiçek açıp bitse de kıraç gönlünde birden
Yaprakları inciden, mercandan,yahut nurdan
Alev alev yaksa da gönlümüzü o kordan
Kırmızıdan,morundan, alından anlamazlar.
Bırak haramzadeler oynasın kendi çalıp
Şu yalançı dünyadan nefislere zevk alıp
Uyma sakın onlara aman gaflete dalıp
Bizim yolumuz ayrı halından anlamazlar.
Nuri Baş
Anlamazlar üstadim yüregi yanmayanlar
Kelebekler misali atese dalmayanlar
Necasetten haz alip güllere konmayanlar
Abi hayat men$ei balindan anlamazlar
Mustafaoğlu
Kim bilir garibin hali encamı nicedir
Açıp da baksan derine ki derdi incedir
Güneş de parıldasa hayat ona gecedir
Ne yapsan ne etsen de çaresiz anlamazlar /
Ali Arslan
Onlar ki dalmışlardır çok kirli bir hesaba
Her işleri kötüdür her sözü kaba saba
Tek bir kuş tanır onlar: Leş yiyici akbaba
Kırlangıç'tan , bülbülden, sülünden anlamazlar.
Sami Biberoğlu