ADAM VE KADIN 3
Masalcı uyuyor ve sayıklıyordu,
"Bir daha gelsem dünyaya yine
aşkına koşardım" diye
Adam;
“Desem ki şehrinden üstüme bulaşan çamurları bile
yıkamadım daha,
ayak izlerin bulaştı diye”
Kural bilmez cümleleri sıraladı ilkin
Kadirşinas heveslere aldırmadan
Aşka perhiz tutan zamanı yakaladı
Jilet gibi keskin acılara acımadan
Nefesi darağacına çekilmiş bir türkü tutturdu
“Yeşil gözlerinde sevda” diye
Ruhunun aşk yönüne üfledi
Hayata aldırmadan…
Kadın;
“Hep seni bekleyen özlemler biriktirmişim farkında
olmadan,
Sığmamışım bu şehre,
yüreğime sığmadığım gibi.”
Yeşil gözlerine taktı eşkıyalığını
Yalınkılıç koştu ardına bakmadan
Sonu gelmeyen bir yolda buldu
Şimşekleri saldığı aşkını
Naftalinlenmiş sandığından
Yeniden çıkardı masumiyetin beyazlığını
Takındı telli duvaklı gelinliğini
Ebemkuşağından aşırarak
Buluştu aşk dilekleriyle
Kimsenin görmediği kuytularda…
Adam;
Geceleri uyuturken
Puslu gözlerini yakardı yüreği
Gökyüzüne sitem eder yokluğunda
Ağır kanamalı aşk birikir duyguları
Toprak serptiği kalbinin üzerine
Hayatı nargile içer gibi çekerken
Muhakkak genzi yanacaktır
Güneşi bile uyutmak istediği gözlerinde
Kadın;
Pencereyi açtı
Derin bir Marmara çekti ciğerlerine
Hırçın dalgalarına inat kürek çekerken
Tayfunlara bile aldırmadan
Yüreğine mıhlanmış sevdaya el salladı
Neden ölümsüzsün diye soranlara
“Nedamet iksiriyle yıkandım “
Diyecek kadar eşkıyaydı sözcükleri
“İşte o kadar” diyecek kadar pervasız…
Adem Efiloğlu