ADAM VE KADIN 2
Masalcı;
Dizlerini kırmış toprağa mırıldanıyordu
İçinden geçip gidiyordu kelimeler
Birini duyabildim
“Bazen sözcüklerin söyleyemediğini sessizlik
söyler”
Diyordu…
Adam;
Zamana geç kalan fısıltı
Emanet bir ömre hüküm giydirdi
Erkeklik onuruyla gerdi göğsünü
Parmaklarında üşüdü kelimeler
Ve yüreğinden kaçıştı bütün gerçekler
Dilini terbiye etti
Sessizliğiyle…
Kadın;
Bilmeden sessiz duvarlara
Siluetini çizdi aşkın senelerdir
Kirli bir yüzün terennümünde
Hezeyana kapıldı sessizce
Ayak parmakları ucundan aşırdı
Dudağının kenarından geçen gülüşleri
Anlamadı hiç kimse…
Adam;
Bir yangını tutuşturdu şehirlerde
Suyu yaktı
Bulutları tuttu
Kömür yanaklı yüreklerin içinden geçti adeta
Fasılasız düşlerin infazlarına
Boyun eğmedi…
Kadın;
En masum gülüşüyle buluştu aynalarda
Saçlarına sevdanın şarkılarını tutuşturdu
Elbet bir gün buluşacağız* diye diye
Şarkıları bile ezberletti kirpiklerine
Vadesiz hesap defterlerine yazıp durdu
Vuslatın ayak izlerini…
Adam;
Güneşi tuttu elleriyle
Evrenin her köşesini aydınlattı gözleri
Kızıl bir alevin ortasında
Yeniden atmaya başladı kalbi
Elinde kalan hayat tortularıyla
Yaşam öyküsünü yazdı yeniden…
Kadın;
Açmayan kadın çiçeklerini
Çocuk gülüşlerine adadı
Kadınlığını feda etti zamana
Bedenini
Kalbini
Sevdanın gözlerinde demlerken yeni baharları
Işıksız odalarda
Gözleri doldu doldu
Aşka ağladı…
Âdem Efiloğlu