En büyük suçumdu
Seni sevmek Aspasya
Tatlı bir hatıradan da öteydin
Erken gençliğimden bana kalan
Biliyordum;
Şehrin bir köşesinde bulacağımı seni bir gün
Hangi sur diplerinde dolaşmadım ki
Ayak izlerine rastlarım diye..
Hangi sarnıçlarında sabahlamadım ki
Su almaya gelirsin diye
Gecenin bir yarısı..
Saçlarının parıltısıyla, suya yansıyan şavkı
Az mı karıştırdım birbirine,
Yeryüzüne açılan kuyu bacasından..
Ay, yüzündü sanki çıkrıkla yukarıya tırmanan
Türlü ışık oyunları içinde gördüğüm siluet
Senin bedenindi değil mi
Haydi, itiraf et!
Uzak köşedeki kanat çırpıntıları;
Sütunların ardında kaybolan
Ayak seslerinin ürkmesi miydi
Çığlık çığlığayken gece, dehşetengiz..
Her seferinde nasıl buldun kendine, anlamadım
İçinde kaybolacağın, karanlık bir dehliz..
Ah Aspasya..!
Sen bu şehrin kadınıydın, evet
Ama ben de fethin öncüsüydüm
Yıllar geçti usanmadım hala aramaktan
Her gizli kalmış kızın, görücüsüydüm
Bir gün karşılaşırım diye
Şehrin ocaklarında..
Ne, eski dehlizlerin kaldı belki,
Ne, İstanbul;
Sarnıçlarında suyun
Ne Ayasofya’da cemaat
Ne de Haliç’e süzüldüğün Balat..
Ama, bir yerlere sinmiştir ki
Beni çekmekte hala ruhun
Kuşak farkı mı yoksa yine Aspasya
Söyle aramızdaki
Hadi o zamanlar ben çocuktum,
Şimdi de sen çocuksun
Hiç büyüyemediğin sayfalarda
Aynı endam,
Aynı saçlar ve aynı beden
Ama ben, bilemiyorum,
Kaç kuşak uzaktayım senden..
Yine de ümit etmektir yaşam
Buralardasın biliyorum;
Ya sokaklarda
Ya rüyamda,
Belki de hülyamda
Ah Aspasya
erol başçı