KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
SECDE ET VE YAKINLAŞ
Yakınlaşmak, yan yana olmak, birlikte hareket etmek, el birliği
yapmak, bir yediğimizin ayrı gitmesi, iyi günde, kötü günde bile olsa
ayrılmamak, aynı dili konuşanların değil, aynı duyguları paylaşanların
anlaşması, duygudaşlık, vefakârlık, diğergâmlık, hoşgörü ve samimi duygular
beslemek…Bu güzellik ve özellikleri çoğaltmamız mümkün. Böyle ahlakî ilkeler
çoğaldıkça insanî hususiyetlerimiz de artacak ve Kâmil insan sıfatına
bürüneceğiz.
İnsanın Rabbine en yakın olduğu an, secde anıdır. Bu yüzden:
“Secde et ve yaklaş” ifadesi geçer Kur’an’da. Yüzümüzü toprağa, yere sürdüğümüz
zaman; acziyetimizi ortaya koyar, her şeyin sahibinin, malikinin, yönetcisinin,
hüküm sahibi olanın yüce Mevla olduğunu anlarız. Böyle olunca kibirden,
kasıntılı tavırdan, insanlara tepeden bakmaktan, kendini bulunmaz Bursa kumaşı
olarak görmekten, başkalarını tahkir etmekten… kurtulur.
Secde edenler, secdede gözyaşı dökenler, seccadeyi ıslatanlar,
gönüllere girmeyi kendilerine ilke edinenlerdir. Bu insanların tek gayesi
vardır; “îlay-ı Kelimetullah”.
Yarın Bayram; Kurban Bayramı. Bu bayram sadece bir hayvanı
boğazlamaktan ibaret değil. İçinde; samimiyet, sosyal dayanışma, insanların
derdine derman olma, sıkıntıdan kurtarma, veren el olma… şuurunu barındırır. “ALLAH'a ne onların etleri, ne de kanları
ulaşır; O'na ancak sizin erdemli davranışınız ulaşır. Onları böylece sizin
hizmetinize vermiştir ki, sizi doğruya ulaştırdığı için ALLAH'ın büyüklüğünü
anasınız.” İfadesi yer alır. (EN’AM; 119-121)
Kurbandaki samimiyeti; Hz. İbrahim’in ihlası, Hz.
İsmail’in teslimiyeti, Hz. Hacer’in tevekkülü gibi anladığımız zaman bir anlam
ifade eder.
Aslında her zaman, her yerde samimiyet gerekli.
Bunun adına İhlas deniyor. İçimizin de dışımızın da aynı oluşu. “Niçin yapmadığınıı söylersiniz?”
ikazına muhatap olmamak. “Kendi
ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” hatırlatmasından uzak kalmamak. “Niçin düşünmezsiniz? “Düşünmez misiniz?”,
“Akletmez misiniz?” ilahi fermanına uygun davranış sergilemek.
Böyle yaptığımız vakit, dünya güzelleşir. O zaman
dünyayı cennet kılarız, kavgadan, soykırımdan, insanları sınıflara ayırmaktan,
terörden, fuhuştan… her türlü ahlaksızlıktan uzak kalırız. Yani dünyada iken
elimizi, gönlümüzü, kalbimizi güzelliklere açmış oluruz ve Tahir’ü Mevlevi’nin
dediği şu sözü hiç aklımızdan çıkartmamış oluruz:
“Eli boş
gidilmez gidilen yere,
Rabbim boş
gelmedim suç getirdim,
Dünyalar
çekemezken bu ağır yükü,
İki büklüm
sırtımda pek güç getirdim.”
Ezelden
ebede yazan yolcular,
Ruh
iklimlerinde gezen yolcular,
Tagut
oyununu bozan yolcular,
Hakikati
görür kurban olunca!
Nefsini
öldüren halis kul olur,
Sadıkları
yakmaz ateş gül olur,
Hasretin
gözyaşı akar göl olur,
Umuduna erer
kurban olunca!
İbrahim’ce
kalır Rabbin izinde,
Halilullah
olur mana özünde,
İsmail’i
bulur gerçek sözünde,
Merhametle
sarar kurban olunca!
Hacer’ler
misali coşan cananlar,
Safa’da
Merve’de koşan cananlar,
Özlem
vuslatını aşan cananlar,
Yavrusunu
arar kurban olunca!
Vuslata Erer!
Âşıkları sarar, aşk bedende kor,
Öfkeleri silen, vuslata erer,
Nefret ateşli kor, sevgiler dekor,
Müminlerle kalan, vuslata erer!
Canlar arıyorum, sevda içimde,
Ne hallere geldim, mecnun biçimde,
Benliğimi buldum, Hakkı seçimde,
Dostlarını bulan, vuslata erer!
Günahı andıkça, gözüm kan ağlar,
Yüreğim yanar da, özüm kan ağlar,
Konuşamaz dilim, sözüm kan ağlar,
Mesajları alan, vuslata erer!
Madde siliniyor, mana gelince,
Doğru biliniyor, Rabbi bulunca,
Secde eder âlem, kendi halince,