KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
Alçak gönüllülük; miskinlik
değildir. Alçak gönüllü olmak demek; her kötülüğe, her çirkinliğe, her
olumsuzluğa; “Evet” demek değildir.
Sevgili peygamberimiz;
“Bir
kötülük gördüğünüz zaman önce elinizle değiştirmeye çalışın. Buna gücünüz
yetmezse dilinizle değiştirmeye çalışın, buna da gücünüz yetmezse kalben
gidermeye çalışın....”
buyurur.
Bu; doğru, güzel, ahlaki, ilahi emirlere ters
olmayan, insanlara yararlı olan... Şeylere onay vermek anlamı taşır.
Alçak gönüllülük;
kâmil insan olmanın bir boyutudur. Mevlana, Mesnevi’de bu konuyu şöyle ele
alır:
“Yusuf’a karşı nazlanma, güzellik iddia etme. Yakupcasına niyaz
etmek ve ah eylemekten başka bir şey yapma.”
“Baharların tesiriyle taş yeşerir mi? Toprak ol ki, renk renk
çiçekler bitiresin.”
“Yıllarca gönüller yırtan,
kalplere elem veren taş oldun. Bir tecrübe et, bir zaman da toprak ol.”
“Hangi hoş vardır ki
nahoş olmamıştır? Yahut hangi tavan vardır ki yıkılmamış, yere serilmemiştir?”
“Ululuk, zehirli bir şaraptır. O şarapla aptal kişi sarhoş olur.”
“Onun zehirli
olduğuna inanmıyorsan, bak da gör; Âd kavmine o zehir neler etti?”
“Kılıç, boynu olanın boynunu keser. Gölge, yerlere döşenmiştir, o
hiç yaralanmaz.”
“Ululuk; fazla ateştir a azgın! Kendini ateşe nasıl atıyorsun?”
“Yerle bir olan, bak hele, oklara hedef olur mu hiç?”
“Fakat yerden
başkaldırdı mı, o zaman hedefler gibi çaresiz yaralanır.”
Namaz kılıp, oruç tutup, hacca gidip, İslâm’ın beş şartını
yerine getirip de, ahlakı mükemmel olmayanların bu hareketlerine Allah’ımız;
“Yorgunluk” nazarıyla bakar. Peygamberimiz bunun için şöyle der: “Öyle Kur’an
okuyucular vardır ki, Kur’an onlara lanet edecektir”. Güzel ahlakta;
“Yapmadığınızı niçin söylersiniz?” ilkesi başta gelir. Peygamberimizin; “Beni
Hud suresindeki; “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayeti kocalttı” dediği ahlak,
güzel ahlaktır.
Yunus Emre bu hususu şu sözleriyle ne güzel
anlatır?
“Bir
kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş
iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.”