Online Üye
Online Ziyaretçi
Dağdan mı Geldin
1976 yılı benim için karmakarışık duyguların sınavından geçtiğim bir yıl olmuştur. Babamın Şanlı Urfa da ataması sebebiyle Akçakale ilçesinden, Harrana gitmemiz gerekiyordu. Harran da ortaokul yoktu. Akçakale lisesinde başladığım 3 aylık öğrenim hayatımı sürdürmek için dayımla birlikte memletimiz Denizlinin Çivril ilçesi, Çıtak köyüne gitmek için yola çıktık. İlk defa ailemden ayrılıyor ve çocuk kalbimde yoğun bir acı hissediyordum. Uzun bir yolculuktan sonra köyümüze ulaştık. O akşam heyecandan uyuyamadım. Dayımın ailesi çok kalabalıktı. Onlar için değişik gelsemde pek istenmediğimi yengemin hareketlerinden anladım. Sabah kalktığımızda dayıma;
-Dayı bu gün okul kaydını yaptıralım mı ?
-Benim öğretmenlerle aram iyi değil, kaydını git kendini yaptır.
Cevabı benim için tam bir yıkım olmuştu. Sessizce evden çıktım. Soğuk bir Kasım ayı cuma sabahıydı. Ortaokula geldiğimde öğrenciler birinci dersteydiler. Hademeye kayıt yaptırmak için geldiğimi söylediğimde yüzüme şaşkınlıkla bakıp beni müdür yardımcısının bulunduğu sınıfa yönlendirdi. Kapıyı çalıp içeri girdim. 30, 35 kişilik bir sınıf önünde heyecanla;
-Hocam kaydımı yaptırmak için geldim. Diyebildim sadece. Bana;
-Oğlum, sen hangi dağdan geldin? diye sordu. Sınıfta gülüşmeler başladı.
-Dağdan değil hocam, babamın ataması sebebiyle Urfa’dan geldim.
Sınıfta konuşmalar, gülüşmeler çoğaldı. Doğruya doğru, çocuklar o gün için belki de haritada yerini bilmedikleri bir yerden gelen akranını görmüşlerdi. Müdür yardımcısının sesiyle irkildim.
-Sen bu gün git. Pazartesi günü gel.
Dışarı çıktım. İçim burkulmuş ve hayli üzgündüm. Dayımın evine gitmek istemiyordum. Köyde birde yüzünü hiç görmediğim bir babaannem vardı. Sora sora evini buldum. Kapısını çaldığımda ;
-Sen kimsin oğlum?
diyen yöresel kıyafetleri içinde yaşlı bir kadınla karşılaştım.
-Ben senin torununum. Senin yanında kalıp okulda okuyacağım.
-Seni kim getirdi?
-Dayımm
-Gir bakalım içeri.
Durumu anlattım. Karnımı doyurduktan sonra gaz lambasının ışığında uyudum. İki katlı toprak evde huzur bulmuştum. O akşam dayım beni hiç aramamıştı
Ertesi günü geldiğinde onlarda kalmıyacağımı söyledim. Çokta istenmiyordum zaten.
Pazartesi erkenden okulun yolunu tuttum. Kayıt işlemleri için nakil belgesini verdim. Beni sınıfıma gönderdiler. Sınıfa girdiğimde yine gülüşmeler oldu. İlk dersimiz müzik dersiydi. Öğretmen çok sert biriydi
-Çıkarın kağıtları, yazılı yapacağım
-Hocam ben hiç müzik dersi görmedim.
-Kes sesini. Şuna bir kağıt verin.
-Yazın. Portre çiz, gam yap, sol anahtar çiz.
Hiçbir fikrim yoktu. İlk defa yanınmda oturan arkadaşa bakıp birşeyler yazdım. Kopya içinde çok utanmıştım. İlkokul da derslerim çok iyiydi. İki gün sonra sonra Din derdimize aynı hoca geldi. Müzik dersi sınavı notlarını açıkladı. On üzerinden üç almıştım. İlk zayıf notumdu ve çok üzülmüştüm. Ders başladı. Öğretmen namaz konusunu işliyordu. İkindi namazını anlatırken;
-Bu namazı kılabilecek var mı?
Diye sordu. Korkarak parmağımı kaldırdım.
-Ben kılabilirim
-Çekin sırayı. Çık üzerine. Ezan okuyabilirmisin?
Evet dedikten sonra, önce ezan okudum ve ikindi namazını kıldım.
-Otur yerine. Sana sözlüden 10 verdim. Müzik dersinden de yeniden sınav yapacağım.
Dediğinde havalara uçuyordum. Çok çalışmaya başladım. Müzik dersi dahil bütün ders sınavlarından 8, 9 10 alıyordum. Bunları gaz lambası ışığında başardım ve birinci dönemi taktir alarak bitirdim. Babaannem ikinci dönem evine elektrik çektirerek beni ödüllendirdi. Böylelikle hayatımın ilk sınavını başarıyla vermiştim. Namazı soruyorsanız, yaz tatilinde gittiğim camide kurslarda öğrenmiştim…