Karıştı gözyaşım toprak nemine
Düşlerim çakıldı tunçtan zemine
Bulutlar ağlarken yâr özlemine
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Gülüşün okşarken coşar sevincim
Kalpte büyüttüğüm Akoya incim
Bitmeyen boşluklar, bitmeyen sancım
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Sonbahar üstlenmiş yükü, vebali
Vuslatı beklemek köz ihtimali
Zelzele vurmuş da virane hali
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Hüzün kucağında sararmış, yorgun
Dudaklar büzülmüş, bakışlar durgun
Köhne köşelerde yemişken vurgun
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Keder otağını kurar bu aya
Hükümdar sanırsın koca dünyaya
Geceler tarumar gelme rüyaya
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Şarkılar buğulu, notalar kırık
Dervişim başımda çileden sarık
Biri gül bahçesi, biri hıçkırık
Eylül bana düştü ilkbahar sana
İlmim kifayetsiz sırrı çözmeye
Boncuk yetmez ipe derdi dizmeye
Yemin ettim kuru yaprak çizmeye
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Bezirgan emretti hile katıldı
Sabır pazarlandı hicran satıldı
Mevsimlerle aylar gökten atıldı
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Kalemler kağıda dokunamıyor
Çıram sönmüş oda yakınamıyor
Kaderin okundan sakınamıyor
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Kalbim inciniyor düşüncem sağır
Ruhun kefesinde bedenim ağır
Bir yıla razıydım tam yarım asır
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Yazarın
Sonraki Yazısı