Kırmızı gelincikler arasında
Ay kesilmiş sükûtun sırasında
Güneşli hayallerin nabzı durmuş
Kan sızıyor bir gece yarısında
İşte bir damla mürekkep damladı
Sonra inceden bir yağmur başladı
Berrak ve hüzünlü bir ses buyurmuş
Tâ ötelerde bir şarkı ağladı
İki ıssız nehrin bitişiğinde
Gözyaşları var bebek beşiğinde
Merhamet taşıyan bir kurşun vurmuş
Bir yolcu düşüp kalmış eşiğinde
Eski ışıklar şimdi uykularda
Hırçın dalgalar sinmiş kuytularda
Kıyamet meleği saati sormuş
Bakışlar bekleşiyor korkularda
Kuş uçmaz kervan geçmez yerler saydım
İsimsiz taşın adını ben koydum
Zamanın sazını bir çift göz kırmış
Ve ben kainatın âhını duydum
Sürüp giden dünyalık vecibeler
Kuzgunların olacak harabeler
Gül sarmaşıkları bir ceset sarmış
Yalnız seni yazıyor kitabeler
Feza yorgun olsa yine çark eder
Afak bu geceyi elbet terk eder
Talih hangi yüreği böyle yormuş
Mecnun ya da Tani ? Ne fark eder