Çumra'da Trenler Kalkarken-12
    Yoksullaşıyor insan kaybettikleriyle.Madden demedim bunu.Telefonlarımız yoktu haberleşip buluşacağımız.Bir çocuk birikimi,çok çocuk birikimi olur,toplanıverirdik sözleşmiş gibi buluşma yeri yaptığımız meydanlarda.Orada oyunlar başlardı ve bizler,çok çocuklar;Bağıra bağıra zamanı soluksuz hiç bitmez gibi doyasıya içimizde,ruhumuzda,tüm benliğimizde mutluluklarla yaşardık.O kent Çumra'ydı .Yeni insanlar,göçlerle doluşmuş göçmenler,Balkanlardan muhacirler,Asya bozkırlarından tatarlar,Anadolu coğrafyasında suya toprağa umuda koşar gibi koşuşmuş yürükler,türkmenler ve kurumlarda görevler yapan memurlar,idareciler,öğretmenler,vatan borcu diye gelip terhiste gitmeyip yerleşip kalan askerler ,tüccar kişiliklerin meydana getirdiği tacirler,tümden bu insan yapılarıyla güzelim Çumra.Nefes alıp veren,hayat bulan,kımıldayan yol alan,sallanınca parıldayan,ovanın orta yerinde ışıl,ışıl,ışıldayan bir tek elmas gerdanlık.                                                                                                                                                                               Okul paydos bir araya geliniyor tüm çocuklar herkeslerde özgürlüğün uçsuz sevinçlere döndüğü anlar ve Uğur da aniden bir kararma,suratının asılıp kaşlarının aşağı inmesi susması,sessizleşmesi.Başlayan oyunlarda hepimizin dalıp heyecanlara kaptırdığımız eylemlerimiz anlarında topyekün farkındasızlığa bürünüldüğü zaman Uğur kayıp.Bu şekil Uğur'un kayboluşları bir değil defalarca tekerrür etti.Bir gün sordum zorunlu olarak sormayı gerek duydum.Sorgumla tadı kaçtı.Yine karardı masum gözleri,ateş saçar gibi koyulaştı,uzun uzun uzaklarda bir noktaya baktı,tufan şiddetinde bir öfke vardı o noktaya takılı kalan bakışlarında.Sonra belkide rahatlamak adına bir itirafı gerekli buldu.Bu gerekli bulduğu itirafıda en yakın arkadaşı olarak gördüğü bana açacak,bana anlatılacaktı."Ben onunla oyun oynamam dedi.Kimi söylediğini gerçektede anlayamamıştım.Kiminle dedim.Yakup dedi..Yakup'un gubuzluğu vardı her fırsatta boşluk buldumu ya pahlivan babasını över yada oyunlarda yenilmesi,ütülmesiyle muhakkak bir mızıkçılık çıkarırdı.Sonra Uğur da dayısını öğe öğe yerlere göklere sığdırmıyor,her fırsatta konuyu dayısına getiriyor,onun sigara içişinden tutunda artistlikten istemelerine kadar üzerine toz kondurmuyormuydu!!O yaşlarda herkes bir büyüğünü öğüyor gökten zembille indiğini söylüyordu.Gubuzluğunamı kızıyorsun dedim.Uğur yüzünde beliren acı bir tebessümle.Hayır dedi keşke sadece bu olsa çekilir dedi ve devam etti.Onun babası bir kaç kişiyle dedemi öldürdüler.Dondum ne diyeceğimi şaşırdım şoke oldum.Bu söylev Uğur'un bu sırrı ifşa edişi beni buz kesti.Bir daha Yakup'la Uğur'u bir araya getirmemeye çalıştım ve gelmiyorlardı da.Aynı sınıflardaydık,oyun anlarında Yakup pek fazla aldırmıyordu ama Uğur onun gelişini gördümü sessiz sedasız aramızdan uzaklaşıyordu.Yakup'un babasına kel pehlivan diyorlardı.Çumra'ya Balkanlardan gelmişlerdi.Pek işi gücü yoktu gündelikçi olarak çalışır,amelelik yapardı.İri yarı bir adamdı.Başı saçsız bayağı cascavlaktı.Bundan dolayı kel pehlivan diyorlardı.Yakup'un babasını bir gün yanında bir arkadaşıyla birlikte Çumra'nın ana caddesinde kanalizasyon kazarlarken çarşıda görmüştüm.Kazmayı yere vururken kafası yüzü terliyor ve terleyen yüzünü uç kısımlara doğru çizgi desenleri yapılmış al bir mendille siliyordu.O al mendille yüzünü silerken,yanındaki kişide onun durmasından istifade kazmayla kazdığı toprağı kürekle atıyordu.O dönemlerde iş makinaları olmadığından kazı işleri kazma küreklerle yevmiyeli çalışan kişilere yaptırılırdı.Demir yolunun aşağı tarafında Bakım denilen bir adam otururdu,mekanı orasıydı.Ben adamı hiç görmedim sadece konuşmalarla ismini öğrendim.Onun orada kocaman uçsuz bucaksız bir bahçesi vardı.Biz çocuklar bu uçsuz bucaksız bahçede çok takılırdık.Bakım'ın bahçesinde bir müştemilat vardı Yakup'lar bu müştemilatta kalıyorlar ve zannımca Bakım'ın bahçesinede bekçilik yapıyorlardı.Yakup'un annesi yoksul olmalarından çoğunluk Çumra da evlere gider! galiba ekmektir,bulgurdur vs.dir bir şeyler isterdi.Belirli bir kazançları ve gelirleri yoktu yevmiyeli günlük iş olursa kazma kürek çalışarak hayatlarını kazanıyorlardı.Bakım onlara oturmaları karşılığı olarakmı oraları beklettiriyordu yoksa bu bekletmeye karşılık belirli bir ücretmi veriyormuydu bilmiyorum.5/Ekim-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan   
( Çumra'da Trenler Kalkarken-12 başlıklı yazı serafettin-sorkun tarafından 2.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu