alı pulu bol
sırmalı bir yazmayı yüzüne perde eder
beyaz mintanını üzerine namus giyer
köy çarığı eli kınalı
belindeki kudrettir kırmızı kemer
sevdası dağ kokulu bir gelindir
kiminde ayağa düşer
yere göğe sığmaz kiminde
adı delikanlıdır sanma
kaç gelini
kaç sevdayı
yâre götürecek atın üzerinde
unutur tek eder
gelişlerine yanma
hiçbir din
ve hiçbir bilge
hiçbir öğreti yasak edemez gitmeleri
sevdalı gelini dil dağının uçurumundan
aşağı salıvermek neden zor ki
kim yakıştırdı günahı sevdaya
kim mahpus etti tüm kelimeleri
kalbine
kolay olan çekip gitmeyi kim öğretti
badem ağaçları gibi aldanma
gelin giderken de
unutur bir elini yüzünde
diğer elini yüreğinde