Tengri bozkırın ruhuna can verdi
Tanrı dağı kadar heybetli, Türk'ün siması
Aral suyuna indi
Tengri acunda nizami az buldu
Türk atıyla pusatıyla ordular kurdu
Kara ak kısa bacak kısraklar
Tavında dövülmüş kılıçlar
Turan hayali kurmuş alplar
Demirden sert, fırtınadan hızlı
atlılar
Girdiği yerde ok değil yağmur yağar
Bir dili olsa da anlatsa sana
Yıkılan koca saraylar ölümsüz sanılan imparatorluklar
Türk'ün gazabına uğrayanı
Erlik Han Tamağ’da ağırlar
Acunda yoktur ki bir millet tanımasın
Ötüken’den kopan fırtına Roma’da durmasın
Dedem korkut anlatır idi kopuzuyla
Oğuz atam hayali kızıl elmaya
Nizam için koşan çeriler
Ondandır yığın yığın kemikler kan akan nehirler
Dünya Türk’e mezar olsa
Bir taşı Ötüken'de bir taşı Viyana'da biter
Tegin gidip Han dönülen savaşlar
Koca Hünkar dön bak arkanda ne var
Yükün samandan mı sanırsın
Sen omuzlarında bir tarih ülkü taşırsın
Tahtın ne altındandır ne de yakut
Sen dinlenmeyi mezarın hariç unut
Kanma
düşmanın güzeline, tatlı aşına
Varsın kokar
desinler keçi çarığına
Kurt postu
bırakılıp giyilir mi ipek kaftan
Özünü unutan
ya yurttan olur ya kurtluktan
Daha önce
bırakılan, nice anaların, eşlerin, çocukların
Ne hayalin
öncekinden büyük ne de kaybın
Akacaksa
kanın şehitler ırmağına
Git bak o
ırmak akar cennete
Başında
Kürşad ve kırk çeri beklemekte
Oğuzlar,
Kırgızlar, Kazaklar, Özbekler
Bir ağaç
olur mu tek dallı, bir tek gövdesi aynı
Bakma kökü
bozkırda, Ergenekon’da durur
Gölgesi yedi
iklim yedi kıtaya vurur.