“söz uçar, yazı kalır” sözünü
görünce eskiden yaptığım ve aklıma takılan bir konu hakkında birkaç kelam
edesim geldi.
Bir zamanlar üstünde bayağı bir
araştırma yaptığım fakat tezimi destekleyecek fazla kaynak, bilgi ve belge bulamadığım
için, içimde bir uhde olarak kalan bir konu hakkında yorum belirtmek istedim.
"söz uçar, yazı kalır"
vecizesinde;
yazı kalır, kaybolmayan, kalıcı olan,
söz uçar, uçucu olan, kaybolup
giden anlamında kullanılıyor ve böyle biliniyor hep.
Fakat benim tezimde;
yazı kalır, yani bir yere
gitmeyen, gidemeyen, yerinde duran
söz uçar, (uçmak fiilinden) hızlı
giden, hızlı yayılan anlamında.
Çünkü eski zamanlarda, eski medeniyetlerde okuyup
yazabilen, okuryazar kişi sayısı az olduğundan, kağıtta, tablette, papirüste,
duvarda halıda kilimde, her nerdeyse yazı olsa bile okuyabilen kişi sayısı az olduğu
içindir ki, yerinde kalan fazla yayılamayandır.
Ama söz uçar da ise, o dönemlerde okuryazar haricinde geri
kalanların hepsi ümmi (okuma yazma bilmeyen kişi) olduğu için söz ile iletişim kurabiliyor
ve yazılanı okuyan bir kişinin ağzıyla dilden dile, evden eve, gönülden gönüle,
köyden kente, bir şehirden başka bir ülkeye ve medeniyete söz olarak taşınıyor.
Yani
"söz gider, yazı kalır"
Bu konu hakkında bilgisi, belgesi,
teorisi, tezi vs. olan varsa ve bilgilendirme yaparsa, buyursun meydana…