Kelebek Mektupları - 3


" ey masum gönlüne zalim tohumu salınmış güzel...! "

masumluk gözlerinde, zalimlik sesinde saklı
masumluk gönlünde, zalimlik adımlarında saklı
oysa ben hep masumdum
bir defa "zalimcik" oynayayım dedim
seni kaybettim
sen masumluğunla beni yakaladın, zalimce de öldürdün
biliyorum, hiç sızlamadı yüreğin
hiç merhamet de etmedin

 

Oysa şimdi bunları yazarken titremekteyim. Kendi kendime mırıldanırken sesimin düğümlenişini bilmekteyim. Acı duymamak için direnirken ne kadar acı hissedildiğini bilir misin? Acıyı unutmak için çırpınmak, acıyı yaşarken tattığın acıdan yüzlerce kat daha fazla acı veriyor. Bunu yaşaman gerek, aslında yaşamak yetmez. Bunu yaşadığının bilincinde olmak gerek. Oysa sen ufacık bir ayrıntının bilincinde olsaydın şimdi bunların hiçbirini böyle vücuduna elektrik hattı döşenmiş bir vaziyette ve şokta yazıyor olmazdım. Ama sen bunu da bilemezsin ki.

Hep sorgula demiştim sana, sorgula ki ama iyi sorgula. Yanlışlar senden uzak dursun. Oysa sen, sen yaşayabildiğini yaşayıp gerisinin ya da öncesinin olmadığını sandın. Ya ben, yaşayacaklarımı bırakıp, durmadan sorguladım. Sonra dönüp baktığımdaysa artık onları bir daha aynı tadıyla yaşayamayacağımı gördüm. Seni kendi halinle bırakmak varken, zorla güzelliğin olmadığını bildiğim halde, ben hep muhakemede yaşamaya çalıştım. Bu sana ağır geldi, bana da acı verdi.

yazdığın her kalemde imzan
dillendirdiğin her hecede sözün
yürüdüğün her yolda izin
baktığın her aynada yüzün
yar'inin yüreğinde gizin
ayrılık türküsünde ezgin
sevdanın kalbinde özün, kalsın...

Bu yazdıklarım sadece bana özeldir. Bendeki tarifi zor özgün aşktan kalan nüshalar da özgün olsun istedim. Bunca yazdığım, hiçbir ırmaktan su almamış engin bir denizdir. Ama kendisi, sana akacak nice sevgi ırmağına hayat verecek enginlikte bir denizdir. Hiçbir yerinde boğulma tehlikesi yoktur inan. Çünkü her bir zerresi, âşığı daima aşkın sularında çırpındıracak, fakat asla boğmayacak yetenektedir, yüzmeyi iyi bilmek gerek. İstediğinde dibe dalabilirsin, o zaman da iyi bir dalgıç olmak gerek. Aşkın denizine dalmak, en tatlı rüyaya dalmak gibidir. Ama rüyanın bir de kabusu vardır ki, suyun yüzüne bir daha çıkamamaktır. Bunun en Türkçe ifadesi; âşığın aşkından ayrılmasıdır.

" sen yüreğimin maviliklerinde kanat çırpan bir kelebeksin... "

Şimdi ayrılığın en hazini ile yüz yüzeyim ve yine sensizliğe dönüyorum. Geleceğin rengi kayboldu, yine yolumun rotası şaşırdı. Yine çantaların, eşyaların toplanma zamanı yaklaştı. İşte bu zamanlarda sevdiklerini, ille de seni sararak yalnızlığını yakacak birini istiyorsun. Ama olmadığını da biliyorsun. İşte bu daha çok vuruyor seni. Sisli bir yolda yürüyorsun, göz gözü görmüyor. Oysa o gözler, en acılı zamanlarda sadece sevgiliye bakmalı ve onun kollarında tüm eksiklikleri, tüm acıları, tüm ayrılıkları boğmalıydı; sevginin yâr ile sulanmış azgın dalgalarında...


bir kelebektin sen
dokunamadım kanatlarına
parmak uçlarım değsin yeterdi
oysa sen ürkektin kaçtın
kanatların elimde kalır sandın
...


demir-ci

( Kelebek Mektupları - 3 başlıklı yazı DEMİRCİ tarafından 20.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu