Vücudu hurdaya
terkedilmiş eski fabrika arazılerindenmiş topmodel
Dudağında
çiklet
Omzunda mızrak
Kol saatinde
ayarı dengesi bozuk kurulum
Ve dilinde
ışıldaklı çıngıraklı kıvranıp kuduran zehir zemberek
Size yeminle
Hiç ama hiç ne
farkındaydım ne umrumda bir şey
Baktım ki
Yerlerde
tuğmanlı devrelere sürtünüp duran fokur fokur bir acayiplik kendini duurmadan
kaynatıp duruyor
Duman etmiş
orasını burasını buhardan geçmiş tüttükçe tütüyor
Bürokrasi
odasının kenar dekor süsü niyetiyle konuşlandırılan genç dul vazosuna merasim
ve mersiye
Merdiven
dayandığı Bütün hatlardan dolaşmış kilitleyen hurdalığa karışmış
Her
karantinalı saplantılar angaryasının bozuk pilakçısıymış nerden bileyim
Örtünün altına
girmiş bürünmüş kahır karanlığı ve janjanlı siyahtan küskün zakkummuş
Tuğmanlı
teranelere lalezarcık ibraz
Ulan bir
baktım ki dibinde ötemde ilerimde ille kendini bana duyurup göstermeye bir
karartı kımıldayıp oynuyor
Oynana bu yana
yıkılıp doğrulan dallar gibi haşırtı hışırtı çıkarıyor
Zıplıyor
dönüyor
Cazırtı
cuzurtu köpürtüyor
Yanık dumanlar
çıkarıyor
Kaş göz
oynatıyor İş atıyormuş bana
İşmar
ediyormuş bana
Kızıp
köpürüyormuş bana ben nebileydim işte gör bak ilgilen beğen bul beni çağırıp
bağıran kendi kabuğunun içindeki çığlıktan
Koparak
çabalayıp çırpınıyormuş sam yellerinde çöl yanan kızgın sıcaklar gibi oluk
yalağından acı su sızdıran
Cıngar
çanağında iğneli kaktüs
Açıldımıydı
farfarası kapanmayan ritmi bozuk akordiyon kumaşıymış
Ve okkalı
mürekkebini cam cıncıklarına sızdıran çeşit ve çıfıtıymış
Bin çataldan
bin bir yol tutup
En afilli
filintadan boyalı kınalı krem renginde fermuar bozup dökünüyormuş
Bir
çekirdekten onbinlerce püskül bağlayıp
Ağzı pis
berbat ve bulanık beddualara gark olup gargara çalkalayarak
İsli ve
pasaklı dumanlara boyalı tütünler ekmiş süslenmiş
Zır cahil
cühelanın dantelli fırfırlısından mezunmuş
Rüzgarladıkça
körüğünü bir hanyaya bir tonyaya sallanıp zongurduyormuş size yeminle hiç
farkında degildiydim
Çıkmaz bir kız
zamparası lekesi gibi Üstüme başıma bulaşmış yapışmış, anca gördüm işittim
Ben açlığı aşk
kadar doyumsuzluğun gönül uslandıran yosmalar hovardasıyım dedim
Boşuna simli
kurdeleler sallayıp durma sana gelmem dedim
Ben deli
devranlar asisi zor belayım dedim her iştahı kabaranın arzeden kalıbına
dizginine gelemem dedim
Sevilip
okşandıkça güzelleşenlerin kadın cinsine gezer tozarım dedim
Atımı bağlayıp
çözen esmelerimse kumral severken sarışına uçar göçer giderim gelmem dedim
Buğday
tenliyse beline baldırına sarılıp uçkur çözdüğüm,
Her zerresi
aşk kokan gülteninden çarşaf yırtılır ben gitmem dedim
Umursanmadıgina
öfkelenmiş fırtınalar ortası kayıktan
Kıvılcımlanmış
meşalelerle seviyorum feneri yandırıp sönüyorsun bildim anladım dedim
Kız mürebbiyem
kıyıya varmaz limanı bulmaz bu güvertesiz çalkantılı sallantı dedim
Kibrit çağırır
Ateş küflenir
Ören
çardaklara kalır yeryüzü sofrası senle kurtarmaz dedim
Sürüklendiği
ipin çarşı nizahsızına veya vilayeti bozuk kindarlığın göbekten bağlısı
Kökten
nikahlısı
Boşuna yatıp
yuvarlanarak ökseyi kasnağı silkeleyip yorma dedim
Kız mürebbiyem
senle sarmaz bu gam öyle kuru kuruya katıksız dem
Kara büyüleri
derman diye çağırman faydasız dedim, senle olmaz…!
Doğuştan
hırdadaşlara kışkırtılmış iflah kesik nefret kundakçısına değil dedim
Ne dünyada ne
ahirette senle maya tutmaz yokuş yürümez çark dönmez muhabbet gitmez kız
mürebbiyem dedim dedim
Çözülmüş
çömelmiş çengel bulmacasını sataştıracak boşluk arayan kız mürebbiyem senlen
hiiiç olmaz dedim
Ettim
Gittim
Dedim baktım
olmuyor
Ucu yanık
çöplerden kısasını kendime
Bile bile
çektim büktüm kopattım..!
Seyfi Karaca …
Ağustos/24
MÜLAKATA MEMNU
: Orda burda ötede ilerde geride her şartta her yerde Çorak kıraçlar
çekirgesiyken Kaff dağında kendini uçuk kaçık tavuz kumaşlı sultan bülbülü
görüp bilenlere kefareten hitaptan atfendir…