Bugünlerde Nars diye bir kozmetik firması
sırf bir ürününe “Turkish Delight” ismi verdiği için Kim Kardashian tarafından
boykot ediliyor. Çünkü ona hayatı boyunca öyle öğretildi. Toplumların ancak
ortak bir düşmana karşı birlik olabileceği düşüncesi uzun zamandır tarihi, medeniyetleri
ve ülkeleri şekillendiriyor. Çünkü bir ülkedeki milletin “Ortak düşmanı”
beraberliği diri tutuyor, ortak bir ülküde hareket edebilme becerisi sağlıyor.
Ermenilerin de bu konuda ortak tek bir düşmanı var, Türkler.
Yine bugünlerde Netflix'te Famagusta diye
bir dizi çıktı, bir anda Kıbrıs çıkartmasını Türklerin Rum topraklarını işgali
olarak yansıttı tüm dünyaya, şimdi herkese tekrar tekrar orada olanları teke
tekte anlatmaya çalışacağız, dilimizde tüy kalmayacak meramımızı anlatana
kadar. Bakanlık nezdinde yapılan
açıklamada "Tarihi gerçekleri çarpıtmak suretiyle Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi'nin kara propagandasına hizmet etmektedir." ifadelerine yer
verildi dizi hakkında. Rumlar bu işin neresinde artık biliniyor, çünkü dünya
küçüldükçe, küçücük ve geçmişi mazisi olmayan küçük ülkeler kocaman kocaman
büyüyor. Çünkü Rumlara da hayatları boyunca bu böyle öğretildi. Ölene kadar ortak
düşmanınız Türkler.
Amerika bile yıllarca vatandaşlarını Ortadoğu’da
uzak doğuda, binlerce kilometre uzaklarda düşmanları olduğuna ikna etti ve ufak
birkaç cılız ses dışında kimse insanlık dışı işgallerine ses bile çıkarmadı. Çünkü
ortak bir düşman belirledi onlara, ortak bir amaç. Ortak bir ülkü. Neydi o,
özgürlük. Ta Afganistan’dan Orta asya’dan Amerikan halkının özgürlüğüne kast
etmişti Afgan’lar, Irak’lılar. Eğer Amerika’da Arap’san, bir de Müslüman’san
özgürlüğün ancak onların belirlediği sınırlara kadardır. Çünkü orda hayatları
boyunca öyle öğretiliyor. Ortak düşmanları var.
Ama bugün bizim ülkemizde bir Türk askerine
ilk öğretilen, “Atatürk ilke ve inkılaplarını, laik ve demokratik Türkiye
Cumhuriyeti'ni müdafaa ve muhafaza etmek”tir. Oysa bir askerin tüm dünyada asli
ve öncelikli görevi ülkeyi dış tehditlerden korumak olmalı. Asker ülkesine
karşı silah doğrultmaz, ülkesini vatandaşından korumaya çalışmaz. Daha
askerliğe başlamadan, düşmanınız içeride ve onlarla mücadele edeceksiniz
fikrini bu kadar derine kazımak neden?
Bizim ülkemizde “ortak düşman” hep diğer
ideoloji, içeride olduğu halde bizden olmayan, bizim gibi düşünmeyen ötekiler,
öcücüler, bericiler, aydıncılar, daha da aydıncılar, akil adamlar, akılcılar ve
hep sonu ci-cü ile biten bir şeyciler. Hal böyle olunca hiçbir zaman ortak
ülküde hareket edemiyor, herhangi bir konuda bir araya gelemiyoruz. İstisna bazı
birkaç durumlar hariç. Onları da zaten hemen unutur, yine dağda tek başına ya da
birkaç hem cinsiyle birlikte gezen davarlara, koyunlara, kurtlara dönüşüyoruz. Kurt
koyuna, davar kurda, ayı davara diş biliyor her gördüğü yerde.
Hiçbir dış müdahaleye ve dahada vahimi iç
müdahaleye ortak bir ses çıkaramıyor, ülke adına ortak bir duruş, ortak bir
görüş sergileyemiyoruz. Ülkecek ortak bir “dış düşmanımız” bile yok çok acayipiz
vesselam. En azılı düşmanımıza bile, anında ülkemizi şikayet edebilecek
durumdayız. Ki geçmişte çok örnekleri bile var bu konuda.
Bu ve bunları ilk kim başlattı bilmiyorum. Ama
bitmek zorunda. Bu ülke için kan, ter, gözyaşı döken herkesin, fikrimize uysun
uymasın ailemizin bir ferdi olduğunu, fikirler kadar insanlarında bir değeri
olduğunu, en ünlü aydın profesöründe, en cahil dağdaki çoban Ali’nin de önce
bir insan, bu ülkenin bir bireyi, bu ülkede yaşayan her vatandaşın bir değeri
olduğunu “çocuklarımıza öğrettiğimiz gün”, birlikte beraber adım atmayı da
öğreneceğiz, ve belki ileriye de gidebileceğiz kim bilir.
Ama ne yazık ki, bu yazdıklarım henüz bugün
değil.
Umarım neslim yada neslimin nesli görür bu
yazdıklarımın gerçeğe dönüştüğünü…
Bu arada dip not olarak da yazayım ki,
Amerika’nın yabancı bir devlete vergi olarak
verdiği, daha doğrusu Osmanlı’nın Amerika’yı haraca bağladığı Trablus
Antlaşmasının yıl dönümüdür bugün. Her yıl onbinlerce altın olarak verdiği
haracı tarihte başka bir devlet tarafından verdiği aldığı görülmemiştir. Ha
bunu niye yazdım, ne bir kimseyi ya da ülkeyi överim, ya da tam tersi kimseyi
veya ülkeyi yererim.
Gerçekse yazılan konu ve konular, etlisiyle
sütlüsüyle, acısıyla tatlısıyla, bu ülkenin tarihi ve geçmişi hepimizindir,
sahip çıkıldığı, sahip çıkan olduğu sürece.
bardağın yarısı boştu
yok diğer yarısı doluydu
içeceğin yarım bardak su
boş ver doluyu boşu
sen içindekine bak
demir-ci