Ah! kabirle zuhreder vedaa
ateş sağanağında ejderha; ulur işkence çukurunda....
Issızı yırtan yılanın zehri ; Kirli damarımdadır anne..
tenhada gürültüyle patlarım: zulümle şarjörün çarpıştığı anda…
Puşt çiyanlar kumpasta, zehir akıtır yılan.
gövdesi ablukalı haşarat, bütün yaşamı kundaklar…
Yelkovanla akrebin dalaştığı kadranda;
Hükmüm yok ondan geriye de sayamam!
kabusla açılır ekran: kında kılıç sesi var.
Gamlı coğrafyanın külleri, bırakır yalazdan urba…
gözyaşım ki ağacı sızlatır: ağaçlar segah durur huzruna..
kızgın demirdir hüznüm ,çığlığının yankısıyım uçurumda
ah!çiçek tarhının muhtacım ferahlığına..
zulmetin kıyısında hırpani; Issız gövdemde pusulasızım…
çıyan savletinde kılıçsız, kırbasından sızan kanla pusatsızım....
yıldızlar balkımış yüzümün aynasında.. duyulmaz dağıldığım suskun vaveylada...
kaç zemheri artık zulmü saklar?kaç gerilla laneti nefsi kamçılar?
Gözümden akan yaşlar :ırmak çizer dağlara da…
bahtımda kara orman: çölde uğultu kerbela..
eşkiya urbasını çıkarır akşam .
anne! duana secdesiz ağlanamaz!….
külrengi çölün geçmişine kalmışım...üşüyorum sesinin kıyısında
Ört ruhumu nolur gözyaşınla....susuşum feryattı bozkırda ..
Bu sıcaklar artık beni ısıtmaz : ağzımdan çıkan alazda
Ey kıblede yıkıntım! şakice düğümle kerbelamı.
Çöllere çek beni... mataramda bin ırmak;
mevsimde delikanlı patlama, bomba gibi piminden sıyrılacak!...
Çelik sağanağında ejderha; ulur işkence çukurunda...
korkunç orman gibi anne uğuldama!!!
nasılsa kahpe mermi işlemez şühedaya!!