Sevgili Demir Hocam



Sevgili Demir Hocam,

Çocukken hiç bıkmadan izlediğim kavak ağaçlarının, rüzgârda bir sağa bir sola sallanan yaprakları gibi coşkun selamlarımla satırlarıma başlamak isterim. Bir bir sitedeki editör arkadaşlarımıza mektup yazıyorum ve sıranın size gelmesinden de çok mutluyum. Uzun zamandır bu mektubu nasıl yazacağımı düşünüp duruyorum, sizin kadar ben de meraklıyım o yüzden..

Şiirlerinizi ilk okuduğum günleri hatırlıyorum; edebiyatnehri akıyordu ve sizin lafızlarınız ayrı bir koldan ilerliyordu. Kalıplara, sınırlara, olması gerekene, kabul göreceğe, alışılmışa, iki boyutlulara inat kendi başını çekiyordu. Bu bir devrimdi benim için; kalemi elime aldığımdan beri duymaktan usandığım “Çok koyu yazıyorsun, biraz su kat..!” diyenlere inat sizin mürekkebinizin koyuluğuna kapılıp gidiveriyordu insan. Teşbih de öyle göründüğü gibi kolay bir iş de değildi; gözlem yeteneği, çeşitli ve devamlı bir okumuşluk, derin bir hafıza, zekâ ve bağlantı yeteneği gerektiriyordu. Bunların yanı sıra yıllara dağılmış geniş spektrumlu yaşanmışlık ayrıcalığınızı es geçmek de affedilemez bir hata olurdu.

Değerini ifade etmek için pek çok sıfatın yardıma çağrılması icap eden Demir üstadım; insanı bulunduğu yerden ve iklimden çekip alan lisanınız ve gönülden süzülüp o tatlı açık mora çalan şahsına münhasır, içe ferahlık ruha lezzet veren cümleleriniz ayrı bir onur vesilesi bizim için. Ben onların benzerlerini hiç duymadım.. Hem bu denli eşsiz kumaşları dokuyup hem de kesip biçerek ruha uygun ifadeleri ortaya çıkarmak mahir bir gönlün, cömert bir ruhun göstergesidir ve size rast gelmiş olmak sizi keşfetmek zaman geçtikçe kıymetini artıran bir imtiyaza tekabül ediyor..

Yazı mekânınızdaki kitaplığı çok merak ediyorum üstadım, kim bilir hangi kıtalardan, hangi şehirlerin hangi yüzyıllarından hangi hassas ruhlardan sayfalara akan anlatılardan feyiz aldınız, onlarla arkadaşlık ettiniz, ortak bir kadere yüz sürdünüz kim bilir. Bunu söylemeden hiç edemeyeceğim, kelime havuzunuza hayranım ve her şiirinizde oradan satırlara dokunacak teşbihlerin müdavimiyim.. Bir Kutup Yıldızı gibi uzaklardan parlayan ışıltınız daha kilometreleri yeni yeni kat edilen yolumuzu aydınlatıyor. Ve bu aydınlık, evreni, canlıları, gördüğümüz her şeyi daha dikkatle izlememizi sağlık veriyor…

Eski zamanların akıl almaz bir efsunu olduğuna inanırım hep ve o günlerin tozu ne kadar kalmışsa ruhumuzda biz de o kadar anlam doluyuz bence. Siz işte bu eski zamanların o efsunlu tozunu ruhumuza ve gönül tepelerine serpen ılık bir nefesi andıran meltem gibisiniz. İnsanoğlu farklı acılarla sıkıntılarla olgunlaşır, ömrü boyunca sınanır.. Her zorluk sonunda yıkılmamayı seçerse donanır daha güçlü daha yetkin yoluna devam eder.. Erdemlerini artırır zenginleşir, hayata daha güvenlikli, daha anlamlı, daha tevazulu bakmaya başlar.. Öğrendiklerini sadece kendine saklamayıp başkalarına da aktarmaya, onların da tecrübe ambarlarını doldurmaya niyetlenen bizim gibi eline kalemi alıp yazmayı seçen insanlardan olabildiğimiz için sizi, diğer edebiyatevi yazarlarını ve kendimi de şanslı sayıyorum…

Demir Hocam vakit nasıl da geçmiş değil mi? Ne güzel dertleştik sizinle bunu ara ara yapmalıyız.. Yaşadıklarınızın keyfini çıkarmanız, sağlıkla ağız tadıyla güzel anılar biriktirmeniz temennilerimle hoşça kalın..

                                  Mavi Yıldırım 








( Sevgili Demir Hocam başlıklı yazı mavi-yildirim tarafından 20.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu