Sandı'dan Silinen Sili-4
Sus geldi yaylalarda.Tümden taşlar,kayalar,ağaçlar,yer gibi sessizler.Hayvanları yine alışılagelmiş düzende gün doğumu alıyor,gün batımı sağılmaları için sahiplerine getirip yayla meydanında teslim ettikten sonra istirahat edip yattığı tol ahılına çekiliyor bitmez gecelerin karanlıklarında geç vakitlere kadar kaval çalıyordu.Günler günleri kovaladı.Sili Devre'yle el ele gezdiği tenha yerlerde,sürüsüyle dolaşıp onları güdüm etti.Devre'nin çadırlarının kurulu olduğu yere,acaba tekrar gelirlermi diye her gün istisnasız uğradı.Yoklardı,uçmuşlar silinip gitmişler,varlıklarından eser kalmamıştı.Aşağıda Sandı'da ekinler biçilmiş hububata dönüşmesi için harmanlara taşınmış,tarlalarda hayvanların yiyeceği ayrık otları çoğalmıştı.Haber gelmesini bekliyor,bu haberle hayvanları ayrık otlarının bol olduğu tarlalara indirecek ertesi sene bahar aylarına kadar bir daha yaylaya çıkılmayacaktı.Nitekim beklenen haber geldi.Yaylacıların bazıları yaylada biraz daha kalma düşünceleriyle köye inmediler.Kafile oluşup yayladan ayrılındı.Bu gidişle içinden bir şeyler koptu adeta.Devre burada yaylada bir yerlerdeydi ve Sili'yi bekliyor,gelip arayıp kendisini bulmasını istiyordu.Aşağılara davarla birlikte köye inerken ayakları geri geri gidiyor yayladan ayrılmayı istemiyordu.Sili çobandı,köyün çobanı bu yüzden gitmelere mecburdu.Muhtar ne derse onu yapmak ve dediğine uymak zorundaydı.Muhtar baba bir adamdı,kendisine sahipleniyor her fırsatta kolluyor,sahipleniyordu.Köye inildiğinde köyün hayvanlarını Sili bağ bozumlarıyla,harmanların kaldırılıp pekmezleri,bulgurların kaynatılmalarına kadar yazılarda güdüm etti.Köylü ambarlarını zahirelerle doldurup,kışın yiyeceği ekmek için değirmenlerde bazılarını öğütüp kışlık yiyeceği ekmeğini hazırladı.Yeniden çift çubuk zamanlarını aştı.Tarlalara tersler çekildi,pulluklar,karasabanlar toprağı işledi.Tohumlar atılıp,toprak sürgülendi ve ağaçların yapraklarının sararmalarının ardından soğuklar indi.Devre Sili'nin aklından bir an olsun çıkmadı.Yağan karlar,başlayan soğuklar umuru değildi.Aklında Devre ve yayla vardı.Devre gece başlayınca Sili'yi yaylaya çağırıyor kendisini bulmasını istiyordu.Kesin kararını vermişti ne yapıp edip yaylaya gidecek Devre'yi muhakkak bulacaktı.Ayaz gecelerin bitmez bilmez uzunluğu artık aldığı bu kararla üşümeleri umursamayacak kılmakta ve Devre'si aklına geldikçe kendisini güçlü hissetmekteydi.Hazırlığını yapıp kaldığı köy odasından çıktı.Dışarıda yağan karların meydana getirdiği aydınlık var.Sarınmış,bürünmüş kaldığı köy odasının merdivenlerinden inip,karlar üzerine basarak Çiftlik Köyü istikametine yol alırken köyde bir sessizlik hakim.Küt Oğlanın Memet lerin evinin önünden karlar üzerine ayaklarının basmasıyla hart hart çıkan seslerle geçip giderken köyün evlerinin bir tek yanar lambası pencerelerden görünmemekte.Şakir'in evi ile Küt Oğlanın Memedin evin arasında kalan ara yola girerken kafasında Devre sinden başka düşünce yoktur.Bir tek sahipleneceği,itibar göreceği,yaşamında anlam ifade edeceği sevdasına Devre'sine gidecekti.Çobanlık,gariplik,kimsesizlik,geleceği beklemek,umularda olmak,karın tokluğu,yatacak,başını sokabileceği bir yer hepsi tükenmiş,bitmiş,var olmasıda artık şu çıkıp gidişiyle gereksiz kalmıştır.Hayatında Devre vardır,ona olan tutkusu vardır bir başka şeyinde en ufak bir itibarı ve değeri yoktur.Bu düşüncelerdeyken geceden yağan karlar üzerinden yürüyerek Muhtar Mehmet Özkan'ın evinin ora gelir.Buraya bu eve ilk getirildiği günü tüm çıplaklığıyla aklından geçirir.Gayri ihtiyari durur ve bu ilk geldiği eve bakar.Orada bu kısa sürelik duruşuyla dış kapı önünde kendisine kardan kuytu bulduğu yere uzanan Muhtar Mehmet Özkan'ın Civan isimli köpeği koşarak gelir.Köpek Sili yi tanır,kuyruk sallayarak Sili'yi burnuyla koklar.Sili köpeği okşar sever sonra kafasına koyduğu güzergah doğrultusunda yürümeye devam eder.Fakat köpek peşi sıra gelir.Sili köpeğe gelmemesini söylesede köpek peşi sıra gelmeye devam eder.Sili bir kaç defa gelme der,yerden eğilip köpeğe kar atarak peşinden gelmemesi için uyarır.Köpek Sili nin bu sert,kararlı ve ısrarlı istemez arzeden öfke belirtir kişt kiştleriye sahibinin,Muhtar Mehmet Özkan'ın hanesine doğru,geldiği yere geri gider.Bu çıkışın,bu gidişin,bu bir daha gelmemek üzere yol alışın sebebi içinde tutamadığı sevda ateşinin şiddeti ve etkisidir.Ateş har halini almış yakmaya eritmeye başlamıştır.Sandı bir güzel köy.Bağları,bostanları,tepeleri,aşağıda yazıları ve daha aşağılarda Soğla gölüyle,darı yerindeki üzüm bağlarıyla,bu bağların aralarından Soğla'ya doğru akıp giden ırmağıyla,mevsimleriyle bir farklı etkidir.İçinde yaşayanlar için sevinç ve ayrılanlara özlemler olan derin bir aşktır Sandı..Sandı;Bir ufak köy ama burada yaşayıp hayatlarında ayrılık görünüpte terk edilip gidilmişse,işte bu küçük köy özlediğiniz sılanız olarak içinizde tüter.Hasretleriniz kavuşma arzularınız ve isteğiniz artar ha artar.Bu köyde doğup,ilk oyunları oynayarak büyüyenler,ilk mektebe gidenler,bulutların bir yerleri sarıp sarmalayarak yağmurlara bulayacağı gibi,boranlara dönüşen,bardaklardan boşanırcasına,sular akışlarını andırırcasına,içlerindeki özlemelerden oluşan tutkularıyla,Sandı'yı hep arayıp,çok istemişlerdir.Sili hatamı yapıyordu bu ayrılışla?.Bunu düşündü,yitirdiği yazılar (Ovalar) bahçeler,kırlar,önündeki güdülere götürdüğü mal melal,davarlar,kuzular,bağlar ve bu hayvanları yayımdan sonra yatırdığı ahlat ağaçları,ara ara sularında yıkandığı ırmak artık ellerini tutmamacasına bırakacaklar Sili'yi bir daha isteyecek,kabül edeceklermiydi?.Kimbilir!!..05/Haziran-2022 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
(
Sandı'dan Silinen Sili-4 başlıklı yazı
serafettin-sorkun tarafından
23.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
