Sandı'dan Silinen Sili-2
Akşamlar oy akşamlar akşamlar.Akşam çöker,yayla otlaklarında hayvanların yayımı biter,ahıllara dönüşleri başlar.Günün inip karanlığın çöküşü,Devre'den ayrı kalma,ayrı olma.Yaylada aynı mekanda ama başka başka birbirlerinden ayrı ayrı yerlerde.Neden uzun bu geceler?.Geceler bitmiyor,bitmeyen geceleri geç saatlerine kadar birbirlerini düşünür oldular.Devre çan ve kaval sesi duyumlarına kendini verip Sili'yi hisseder ve takibe alır olmuştu.Bir fırsat bulur çam ağaçları kuytularında,kaya diplerinde buluşur olmuşlardı.Fırsatlar genelinde Devre için hayvanlarının sulanması veya yayımlarıydı.Sili için sorun yoktu.O çobandı,önündeki sürüleriyle akşamların geçlerine kadar geziler yapmak onun işiydi.Bütün buraları çamlarıyla,kayalarıyla,dereleri,bayırları,koyaklarıyla hayvanlarıyla onun özgürlüğüydü.İlk defa çoban olmayı seviyordu.El ele tutuşmaları,Devre'ye dokunmaları seviyordu.Devre'de çok seviyordu Sili'nin ellerinden tutmayı sarılmak geliyordu içlerinden sarılmak ama bir ürkü bunu engelliyor cesaretleri kırılıyordu.Zorda olsa,geceler bitmez denilsede sabah muhakkak oluyordu.Bu sabah çok geç kalmış gün iyice inmişti.Akşamdan getirilen yiyecekleri dağarcığına çabucak yerleştirdi.Sandı yaylasında oluklar boldu ve susayınca bu oluklardan su ihtiyacını gideriyor bu yüzden su boducu yada matara taşımıyordu.Yayla meydanına yattığı yerden kalkıp baktı.Gündüz giydiği elbise,yattığı ot yatağı üzerindeki aynı elbiseydi.Duvardaki asılı yün kepeneğini aldı.Hayvanlarını getirip meydana bırakmışlar hayvanlar meydanda çobanlarını bekliyordu,Sili ayt ayt diyerek alana indi.Hayvanlar komutla birlikte her zamanki otlaklarına doğru yol almaya başladılar.Sürüleri önüne katınca Devre'nin obasının yakınlarına doğru kaval çalarak yol alıyordu.Bu gün geç saatlere kadar Devre'yi hayal etmiş bu yüzden çok geç uyumuş ve bunun bedeli olarakta sabahleyin çok geç kalkmıştı.Devre Sili'nin kaval sesine aşina gelişinden haberi olur,obadan çıkar ona muhakkak görünürdü.Bilirdiki koyunlar otlarken Sili muhakkak kendisini ya bir ağaç yada kaya arkasından izler,bu izlemenin ardından Sili'de saklandığı yerden kimselerin olmadığına kanısı gelince çıkar,Devre'ye görünürdü.Bu gün içinde bir sıkıntı vardı.Devre'nin obasına varmak için hayvanları bir otlağa bıraktı.Kepeneğini bir ağaç altına,kepeneğin içinede azığını koydu.Önceden azığından çıkardığı şebit ekmeklerden köpeklerine verdi.Köpekler Sili ayrılıp bir yere gittiği zaman,yetiştiriş tarzları gereği o gelesiye kadar,hayvanların başında dururlardı.Sili soluk soluğa koşarak her zaman Devre'nin obasını izlediği tepelikteki kayaların oraya vardı.Çadırın her zamanki yerinde yeller esiyordu.İçi cız etti,sanki bedeninde bir uzuv eksilmiş gibi  bir sanrı oluştu.Şakamıydı!,obanın olduğu yerde in cin top oynuyor kimsecikler yoktu.Obanın olduğu yere keder bulunduğu yerden indi.Oraya vardığı zaman çadırların kazıklarının izlerini toprakta gördü.Tası tarağı toplayıp obalarını söküp yok olmuşlardı.Her tarafı keçe gibi oldu,yüzü pençe pençe kızardı ve tüm vücudunu ter bastı.İçini acıtan bu yoklukla Sandı yaylasının Camız Uçtu taraflarında,Han Yıkığında,Yalıhüyük yaylası Gölcük'ün üstlerine kadar bildiği bilmediği her tarafta,koyaklarda,tepelerde,düzlüklerde Sili Devre'yi aradı.Devre yoktu,Oba yoktu,koyunları,kuzuları tümden salt hayvanlarıyla cisimlerinin bir kıymığı bile kalmadan yok olmuşlardı.Dertli dertli kavalını hiç durmamacasına,Devre'yi ararken,koyunlarının peşinde adımlar atarken öttürdü durdu.Gözleri doldu,kendisini Devre'nin yok oluşuyla kimsesizlerin kimsesizi hissetti.İçi acıyordu,kalbine hökmüyatı olmuyor,sızısını dindiremiyordu.Soğuklarda yaşadı,ot yataklarda yattı,kalktı,aç kaldı,üstünde yorganlar görmedi,üşümedi,hiç bir acı duymadıda şimdi acıların en acısını çekiyor kalbini sükünete kavuşturamıyordu.Paylaşılan bütün o güzel değerler buhar olup uçup gitmişti.Ormandaki ağaçlar yine yemyeşildi.Koyaktan sular yine aşağılara Soğla gölüne doğru şırıl şırıl akmalarına devam ediyor,otlayan hayvanların otlarken çıkardığı hışır hışır sesler yine vardı.Asi keçilerin çılgın otlamaları yine aynıydı,her ağaca boyunlarını uzatışlarında çan sesleri yine duyuluyordu ama Sili o gün bunların hiç birini duymadı.6/Haziran-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
( Sandı'dan Silinen Sili-2 başlıklı yazı serafettin-sorkun tarafından 21.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu