Tek Bacağı Kırık Leylek
Tan yeri ağarmakta.Bu kentte yürüyüşleri seviyorum.Yine alışıgelmiş yürüyüş giysilerimi üzerime alıp dışarı çıkıyorum.Hemen merdivenin alt basamakları yan tarafında bir köpek var.Gecedenmi yahut sabaha yakınmı ve ne sebeple geldiğini bilmiyorum.Beni görünce ürktü,seslenmedim.Belliki kendine sahiplenecek birini aramakta.Ben hayvanların doğal yaşamaları gerektiği düşüncelerini taşımaktayım.Seslenmeyince ve bunu çok iyi biliyorum seslenmemi bekledi.Ürküsü geçti ama yanımdan da uzaklaştı.Galiba sessiz durmam ona güven telkin etmedi.Bahçeden caddeye çıktım,cadde üzerinde bu saatlarde kimseler yok.Güzergahım belli.Adımlarımı art,arda atmaya başladım.Hava serince,Anamur'da herkes tarafından bilinen ördekli dereyi geçip cerenler istikametine gideceğim.Genelde ana cadde üzerleri değilde bahçeliklere,seralara çıkacak ara yolları seçmekteyim.Benim ana caddeye gelmemle ara yola sapacağım kavşak diyelim anayoldan yukarı çarşı istikametinden iki kişi gelmekte ve o sapakda rastlaşacağımız düşünceleriyle biraz adımlarımı yavaşlatıp oyalandım.Virüs yüzünden insan denen gezegenin aklı çok yüksek varlıkları olarak herkeslerden kaçar olduk.Neyse geçtiler bu yola girmemle kendimce belirlediğim 11 kol hareketi var.Bu hareketleri 100 er sayarak yürümelerimde devam ederken yapıp tamamlıyorum.Yolun sağ ve sol her iki tarafı muz seraları ve çilek tarlaları.Yolun altında,yürüdüğüm yolla çilek tarlaları ve muz seraları arasında kalan bir dere var.Nerede yokki!!Bu güzel beldenin her tarafında akarsu yatakları.Bu su bolluğu çilek muz ve diğer türlü tarımla uğraşan üreticiler için bir güvence.Bu yüzden tümden salt canlılara kurt,kuş,karınca,kırlangıç aklınıza gelen gelebilecek tüm varlıklar için eşi bulunmaz bir yaşam alanı olduğundan genelinde kuş istilaları fazlaca.Dere yatağından önüm sıra giden yol istikametine bir leylek havalandı.Biraz zor kalktı belliki benden doğası gereği ürkü duyup zoraki kalkma ihtiyacı hissetti.Ayağında bir şey sallanmakta,ne olduğunu uçarken pek sezip farkedemedim.Arkası sıra bir kaç kara karga,ingiliz tebasının pek sevdiği adlarına kuzgunda denilen kuşlarda onu takip ederek havalandılar.Demekki ona yakın bir yerde duruyorlarmış.Leylek ilerdeki sapacağım başka bir yolun hemen yanıbaşına kondu ama bu iniş ayakları yola temas ederken onu hayli zorladı.Şaşkınlıkla ve merakla ora doğru gitmekteyim.Leyleğin bu zor eylemleri bende gayri ihtiyari şaşırmaları ve meraklanmaları zuhur ettiriyor.Yolum o taraf,onun konduğu istikamet.O konunca kara kargalarda onun konduğu yerin yakınındaki seraların üstlerine onu görecek şekilde konup sıralandılar,onu takipteler.Yol sapağına varınca gördümkü leylek tek bacağı üzerinde duruyor,öbür bacağı eklem yerinden kırık ama kopmamış,boşlukta sallanmakta.İçimden bir şeyler acı biberler gibi yakıp geçip beni per perişanlar eyledi.Yol ikiye ayrılıyor,biri aşağı kaplumbağa sitelerine doğru deniz tarafı,yukarısı Anamur istikameti ve benim yürüyüş güzergahım.Yukarı derken Anamur'a girmeyeceğim.Antalya kara yolu altlarında kalan yeşillik alanları dolaşıp,taa sultan çayı kenarındaki patika yolları adımlayıp,sonra oralardaki bağ,bahçe,su kenarlarını aşıp,gelip,aslıhan motel yanındaki dalgakıranlarda biraz deniz seyri yapıp,bu mevzuu sitelerin oradan eve döneceğim.Leylek kalkmıyor daha doğrusu kalkamıyor.Hafifce ona doğru yönlendim tekrar kaçmaya çalışır eylemini görünce zorlamayım düşünceleriyle vaz geçtim.Güçlüklerle bin bir emek uğraşarak kalkıyor ayrıca benden ürkü ve korku duymakta.Onu orada bıraktım sporuma devam ederek güzergahıma yönlendim.Hangi acımasız el yahut eller bu kuşun senin benim gibi yaşama hakkı olan bacağını kırıp onu bundan sonra devam edecek veya etmeyebilecek bir bilinmeyen yaşama zorluğunun içine ittiler?.Bundan sonra yiyecek bulabilecekmi,kendisine bir eş bulabilip soyunun devamını sağlayabilecekmi?Yaşamı böylesi kırık tek bir bacakla çok zor,zor olduğu kadar acımasız yasalarıda var.Sera üstlerinde kuzgunların ne için bekledikleri belli.Kafamda orada kalan leylek ve başındaki yıkılıp yere düşmesini bekleyen kara kargaların düşünceleri var.Şurası bir ejnebi şehri olsa ne yapar eder bu kuşla ilgilenilir ve hatta protez bacak bile takılabilir,yaşaması için her tür olanak ve imkanlar seferber edilir.Bu ve bunlara benzer sıra sıra düşünceler peş peşe aklımdan geçiyor,leyleğin bu haline,bir şeyler yapamayışıma üzülüyorum.Peki bunu biz niye yapmıyoruz?.İşte bu kahredici ve işin gerçeği halâ elinde tüfek,av eti tatlı olur deyip kuş peşinde gezen zihniyetlerin eksilmeyip devam ettiği vatandaşların bol olduğu tiyniyet yapılarına sahip bir ülkeyiz.Yollarda internet ve telefon hizmetleri için ağaçlardan dikili direk aralarındaki tel üstlerinde kırmızı gagalı dağ kırlangıcı,ebabiller sıra sıra dizilmişler.Bu teller üstünde olmayı ve durmayı seviyorlar.Ben altlarındaki yol üzerinden geçerken kaçmıyorlar,onlara tel üzerinde sıra sıra dizili duruşlarına fırçalarıyla şaheserler çıkarmış ressamın tablosuna bakar gibi canlı canlı görünüşlerine çok yakınlarından severek,haz alarak bakıyorum.Yürüyüş seyrim devam ederken gökyüzünde yukarılarda bayağı yükseklerde Anamur'un köy mahallelerinden olan Toros dağlarının ortalarına yerleşmiş Kızılaliler tarafında -V- şekline benzer hangi kuş olduklarını bilemediğim uçuş görselleri gözlerime ilişmekte.Aklıma göçmen kuşların sıcaklardan yeni yaşam alanları bulmak için ülkemize gelmeye başladıkları düşünceleri geçmekte.Evet evet bunlar Mısır'dan,Suriye'den onlara göre daha Kuzeydeki ülkemize doğru yeni habitatlar için gelen göç kuşları.Konya'dayken ara ara kış günleri Altınapa barajı tarafına gider Başara kavak köy yoluna sapar yüksekçe bir tepe bulur,oralardan göl üzerindeki yaban ördeklerini seyrederdim.Kuşlar içimde özgürlükleri depreştirirler.Ötüşlerinden tutunda,uçarlarken kanat çırpış seslerine kadar,her şeylerini ayrı bir severim.Bendeki bu duygu çoklarımızda var muhakkak.Köylerimizden çıkıp şehirlere geldiğimizden bu yana,şehirlerin büyümeleri,aşırı insan kalabalıkları,apartmanların koca koca blokları,araçların göz açıp kapama hızında saniyesinde vızır vızır geçişleri,köy yaşamlarından gelenler olarak birde siyasal yalanlarla üretilen hiç iyi şeylerin yapılmayıp aynı tas aynı hamam misali seçtiklerimizin atıp tutmalarıyla geçen yaşamlarımız,şehirlerde kendimizi koskoca bir mahpushane içerisindeymişiz algılarını bizlere kuru tahtalara mıhlanmışız gibi sabitledi.Belki böyle değil ama şahsımın algılamalarımdan olsa gerek uçsuz bucaksız gökyüzünde kalabalık kuş sürülerinin uçuşlarının gözlerime ilişmesi alışılagelmiş monotonluklardan kurtulunuyor babında özgürlüğün bendeki tarifidir.Olmalı bu ve bu gibi görseller olmalı doğada.Kafamdan hiç atılmayan böyle yerleşik düşünce belleğime yerleşmiş olmuş senelerce.Köyümde hayvan güdümü keşik gelişlerinde çobanlık yaparken bana teslim edilen oğlak kuzular;köy meydanında buluşmalarımızla onlar biliyorlar,hissediyorlar davranışlarımdan onlara olan tutkunluklarımı.Kırlara doğru giderken çobanları,güdücleri oluşumdan mutlular,bense gönlümün ayarı ibreleri onlara karşı duramaz sevmelerim sınırsız.Onları otlakların,ayrıkların en çok olduğu yerlere götüreceğim,hepsini birer birer,tek tek otlarlarken seveceğim derdim o yıllarda,tepeleri,bayırları şevk dolu,aşk dolu çıkarken.Geride çok gerilerde kalan bu günler,yemyeşil tarlalar,küfür küfür esen yaylalar,bu şehir yaşamımın içinde bende her daim içimi yakan özlemlerim,buram buram hasretlerim.Yollar yürümekle yaşanırmış.Evde oturup televizyonun karşısına şu yahut bu denilen adam nüsvettelerini izletiyorlar odalarımızda.Onlar laga lugalar yapıyorlar kafalarımızı firik darıların ateşlerde patlayışları misali boş vaatlerden başka işe yaramayan lakırtılarıyla şişirip patlatıyorlar.Sabah serin serin olduğu kadar güzel.Gökyüzü yavaş yavaş aydınlanmakta.Muz seralarının veya bahçelerin köşelerine yaptıkları evlerin kenarlarında zincirlerle köpekler bağlı.Onlar beni her sabah geçmelerimle göz aşinalığıyla tanıyorlar,biliyorlar ama yinede havlıyorlar.Islık çalıyorum dostça ve yürüyorum yollarda.Nihayet aslıhan motelin denize yakın kısmındaki dalgakırana 500-600 mt.mesafelerdeyken önümden bir tilki geçiyor,benden haberi yok.Uzun kuyruğu ve kürkünü ve gözlerini çok yakından görebiliyorum.Farkedip beni gördü,göz göze geldik.Öyle bir süratli kaçmaya başladıki bu göz göze gelişle,bilmiyor bir şey yapmayacağımı ama tırsımış bir kere insanlardan.Önümdeki tarladan gözlerimin önünden uçarcasına geçti gözden kayboldu.Anamur'da ilk defa tilki görüyor ve rastgeliyorum.Burası bölgesi olamaz nerdeyse artık kırsallıktan yazlıkçılarla birlikte,sera ve bahçe evlerinide katarsak iskanlaşmış diyebiliriz.Gözlerim yarım saat evvelki gökyüzünde gördüğüm kuş sürüsü gibi yine gökyüzünde bir kuş sürüsüne daha takılıyor.Aslıhan motel üzeriden benim olduğum istikamete doğru yaklaştılar.Ne cins kuş olduklarını daha yakından görebildim.Evet bunlar allı turnalar.İlk defa bu kadar yakından onları görebiliyorum.Üzerimde bir tur atıp Anamur'un eteklerine konuşlandığı dağa doğru yön alıp uçup gittiler.Dalga kıran üzerinden denize baktım.Dünkü Kıbrıs akasyalarının rüzgarlarla savurup deniz üzerinde taa Mersin'e kadar sarı bir görünüm arzeder yansıyış yapan çiçekleri tamamen kaybolmuş,deniz doğal rengine bürünüp maviliğiyle atlas gibi karşımda duruyor.Dağ gibi,ağaç gibi,kır bayır gibi,denizde güvence ve yaşam teminatı.Kenarlardaki tarlalarda papatyalar o ortaları sarı yaprakları beyaz görünümleriyle çayırlar üzerinde müthiş güzellikleriyle gözlerime yansıdı.Telefonumu çıkarıp eğilerek yatay denizde resimde görünecek şekilde fotoğraflarını aldım.Sadece onlarmı!!ya gelincikler,nasılda güzeller.Ah bir becerebilsem resim yapmayı,buraya fırçalar ve tuvalle gelip onları resim ederdim.Eve dönerken hem spor hem yürüyüşü tamamladım ama kafamda halâ tek bacağı kırık leylek vardı.13/Nisan-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
( Tek Bacağı Kırık Leylek başlıklı yazı serafettin-sorkun tarafından 17.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu