Ne
Zaman Susuyorum
Güneş
dağın altına Ay güneşin üstüne
Gündüz
döner geceye, mehtap da susuyorum
Gül
kapatır Gül’ünü, açar beni hüznüne
Dağ dağa
kavuşunca, Hira’da ben susuyorum
Yirmi
altı ayrı suç hepsi de mi beraat
Dışarıda
çıkınca yapmaz sanki icraat
Girip
çıkmak kolaydır tutar iki avukat
Polis
bacım şehittir bilip de susuyorum
Hakim
nerde adalet hani bunun cezası
Aydın
kesim der şimdi bu bir poşet davası
Aklımla
oyun oynar deli bilmez zekası
Suçlu
insan hakları deyip de susuyorum
Adalete
laf dedim verseler de zindanı
İçten
içe hesaplar katsalar ya vicdanı
Ölen
vuslatı bulur yaşayan da hicranı
Dil etinden
kurşunu görüp de susuyorum
Aynı
Narin gibisin artık hep meleksiniz
Yaş’lı
dertli gözlerde nemli bir dileksiniz
Şol
Cennet'in içinde Gül’ünden çiçeksiniz
Toplamaya
kıymadan sevip de susuyorum
Şiirler
de yazılır peşi sıra gidende
Ağıtlar
da yakılır ardı sıra bitende
Gül'leri de kapanır şimdi sıra dikende
Yüreğime
batırıp yakıp da susuyorum
Toprak
altı melekler sual de yok masuma
Yüreğine
sarmadan sardı ateş mazluma
Ağlarsa
ana ağlar sarılmadan kızıma
Canısı’nı
görmeden bakıp da susuyorum
Cani
kadar suçludur anası ve babası
Ağaç
yaşken eğilir büyüdü p.ç sıpası
Geldi
bastı tetiğe kime düştü tasası
Şehit
kızın anası deyip de susuyorum
Sen
şehit anasısın dik durmak sana düşer
Kanı
yerde kalmasın duası bana düşer
İki cihan
bir olsa canı canana düşer
Hak
Cennet’e girecek sayıp da susuyorum
demir-ci