Selamün Aleyküm Ümmet-i Muhammed
Sitemizin kıymetli şairlerinden Zara'lı şampiyon Baki Köseahmetoğlu benim bacanağım olur. 
Kendisi vücut geliştirmede dünya şampiyonu olmuş milli bir sporcumuz aynı zamanda uluslar arası hakemimizdir.
1998-2017 yılları arası vücut geliştirme sporunda ülkemizi başarıyla temsil etmiştir.17 kere milli,30 Türkiye,2Avrupa,2 dünya,6 Balkan ülkeleri,1 Akdeniz oyunları şampiyonu olmuştur.

Çok çileli ama çok da neşeli bir çocukluk ve ilk gençlik dönemi yaşayan şampiyonumuzun birbirinden ilginç hatıraları vardır .Daha önce kendisinden dinlediğim ve her platformda anlattığım, dinleyenlerin kahkahaya boğuldukları bir hatırasını kendi dilinden nakledeyim.

"Liseye gidiyorum.Babam geliri ile zar zor evi geçindiriyor. Fakir bir insan. Geliri bize yetmiyor. Yaz tatillerinde hem okul ihtiyaçlarını almak hem de babamın geçim derdine bir nebzecik yardım edebilmek için çalışıyorum. Haftanın belli günleri ilçemize ve komşu ilçelere kurulan semt pazarlarında sebze meyva satıyorum.

Günlerden çarşamba, bugün İmranlı'nın pazarı var. Nakliye aracım olmadığı için salı akşamından pazara gidecek olan bir sebze kamyonuna satacağım sebze ve meyvaları yükledim. Kamyon sabah çok erkenden yola çıkıyor. Ben de akşamleyin erkenden yattım, sabah erken uyanmak için.

Eyvahhhhhhh geç kalmışım. Bu saatta kamyonların hepsi gitmiştir. O korku ile elimi yüzümü bile yıkamadan hemen İmranlı yoluna düştüm. O istikamete giden bütün araçlara el ediyorum ama hiç biri eğlenip beni almıyor. Epeyce bir bekleyişten sonra bir kamyon şöförü durdu. "Nereye delikanlı?"diye sordu." Abi ben İmranlı'ya gideceğim. Sebze kamyonlarını kaçırdım. Pazarda satacağım sebzelerim de onlarla gitti. Beni İmranlı'ya kadar alabilir misin?"
Delikanlı biz Erzincan' a gideceğiz. Şöför mahallinde yer yok. Arkaya kamyonun kasasına binersen alalım" dedi. Değil kamyonun kasasına tekerleğin üstüne bin dese yine bineceğim.Hemen atladım kasaya. Kamyon hareket etti.

Mevsim kış. Hava soğuk bir de kamyonun giderken oluşturduğu hava sürkilasyonu beni iyice üşüttü.
Bu arada şöför mahallindeki şöför ve iki kişinin konuşmaları kulağıma geliyor, ister istemez dinliyorum.
-Arkadaş bu soğukta yerler cam gibi olmuştur cenazeyi nasıl gömeceğiz?
-Bari şu tabutu vaktinde yetiştirebilsek.
-Acaba dışarıdan çok kişi gelecek mi cenazeye?
Bu konuşmalardan şöför ve yanındakilerin bir cenazeye gitmekte olduklarını kasadaki tabutun da onun için gittiğini anladım.
Anladım ama beni bir ürperti sardı. Ya ölü bu tabutun içindeyse?

Ayağımla hafifçe itikledim bir köşesinden. "Aaaaaaaa bu hafif. Demek ki içi boş".
Elimle şöyle kapaklarını yavaşça araladım. Gerçekten de tabut boştu.
İçime bir ferahlık geldi.
Bir süre gittikden sonra iyice titremeye başladım. Soğuk kemiklerime işliyordu. Ne yapayım diye düşünürken birden aklıma bir fikir geldi. Tabutun içine girmek. Ne yapsan soğuğu keser. Önce ürpersem de üşümemek için mecbur kalarak sırt üstü tabutun içine yattım ve kapaklarını kapattım.

Ne kadar gittik bilmiyorum.Uyumuşum. İnsan seslerine uyandım. Kamyon benim gibi yolda kalmış sekiz on tane daha yolcu almış.
Uyanmasına uyandım ama dakikalarca hareketsiz kaldığım için her tarafım uyuşmuş. Adeta buzdan kalıp olmuşum.Tabuttan çıkıp ısınmak için hareket edeceğim ama bu insanlar tabuttaki ölü hortladı diye korkacaklarından bundan vazgeçtim.Tabutun içinde yatarak bir süre daha gittik.Bir sigara yakayım belki ısınırım diyerek elimi gömleğin cebindeki sigara ve kibrite binbir güçlükle uzatarak zor şer sigarayı yaktım. Yakmaz olaydım. Olayların fitilini ateşledim.
Sigara dumanının tabuttan dışarı çıkacağını hesap edemedim. Biraz sonra bir feryat koptu.
-Ulannnnn ... Ulannnnn tabut yanıyor. Tabut yanıyorrrrrr.
-Ne yanması lan aklını mı kaçırdın?
Ulan görmüyon mu dumanlar çıkıyor.
La gardaş sahiden yanıyor.
Amaninnnnn ölü tutuşmuş. 

Artık daha duramazdım. İçinde benim yattığımı bilmiyorlardı. Ben de belki korkarlar diye uyandığım zaman dışarı çıkmamıştım. Nasıl olsa tabutun kapakları açılacaktı. Onlardan önce davranarak,

-Selamün aleyküm ümmet-i Muhammed diye dışarı fırladım.
Dışarı çıkmamla birlikte feryat figan koptu.
-Aman Allahım ölü hortladı.
-Kurbanın olan bana dokunma.
-Amanınnnn ben nasıl can vereceğim?
-Ben masumum efendi. Ne olursun bana yanaşma.
-Allahhhhhhhhh... Beni tutmayın.
-Gaçın ulan gaçınnnnnn.

Beni tutmayın demesiyle kendini kasadan dışarı atması bir oldu.
Ben daha kimsenin yanına yaklaşmadan onlar birer birer kamyondan kendilerini karlı yola atmaya başladılar. Bağırtılar, çağırtılar, feryad u figanlar gırla gitsin.
Kamyonun sesinden şöför yukarda olanları duymuyordu. Fakat arabanın aynasından insanların batır batır döküldüklerini görünce yanındakilere " Ne oluyor yav yukarda? "diyerek kamyonu durdurdu. Bir de ne görsün benden başka bütün yolcular yolda  bir kaç metre aralıklarla karpuz gibi dökülmüşler.
Kiminin kolu kırık, kiminin bacağı. Kiminin başı yarık kiminin kaşı.
Kimi ağlıyor, kimi inliyor.
Adamların korkudan dilleri tutulmuş.Hele o ilk atlayan kokudan yanına yanaşılmıyor.Altı bir karış su.
Hepsini karpuz toplar gibi birer birer toplayıp kamyona bindirdik. Kamyon sanki döndü revire. Olanı biteni anlatınca bütün bu feryad u figan eden insanların seslerini bastıran bir kahkaha yükseldi.
Kahkahayı atanlar şöför ve yanındakilerdi.
-Ulan oğlum nerden aklına esdi de girdin o tabutun içine. Bu adamlar üç güne kalmaz korkudan ölürlerse sebebi sensin. Söylemedi deme.
Toplama işi bitince nihayet kamyon hareket etti.Bir de baktım İmranlı'ya gelmişim.

-Ustam beni indirir misin ben burada ineceğim.
-Ulan oğlum sen inmeye in de ben bu gazilerle ne yapacağım ben? Gerçi senin bir suçun yok. Maharet hep taputtaydı.Bende de suç var. Baştan söylemedik adamlara tabutun boş olduğunu.
Gerçi boş desem ne olacak sonradan sen doldurmuşsun içini.
-Neyse Allah sana hayırlı işler versin. Ben de bunları götürür hastaneye teslim ederim artık.
( Selamün Aleyküm Ümmet-i Muhammed başlıklı yazı Nuri Baş tarafından 25.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu