Bunlar evde
dursalar
Dağıtıp
yıktıklarına dünya bir damperli körük gerekir diye
Vermişler
anaları babaları çocukluğun esmer hırçın zaptedilmez hallerine
Burdan günden
Gidin dışarda
akşam edin dünyayı demişlercesi kaçaklar firarisi halleriden okunur hibi sanki
Balıkçı
oltalarını kapmışlar, kadraja girmişler, plandan çıkmışlar , kapağı ekim
ikramiyesine atan çıkıştan
Korsan
eylemlere koyulup sımcıcacık güz yelleri esen plaja gelmişler
Balık malık
tutacaklarından değil haaa…
Erkek donu
kadın kilotu şişede meçhulden meçhule mektup..
köpüren
dalgalara kaldırıp köteledikkeri
Ucu bucağı
sonsuz bekleyişin iplerine asılıp çektikleri çığlık çığlığa merakta oltaya ne
takılır gelirse artık
Tutup
bıraktıklarına bir sevin bin coşu binbir neşe saçıp dökerek
Dağılan hayatı
topluyorlardı
Kulaklarına
küpe olsun nazım ki hikmet nazımın
Abidin
Duydun işittin
mi abidiiiin, abidin,
İnsana ne de
güzel yakışan mutluluk, çocukluk vaktinin olduğu nu
Soyut
yapaylığa aklını kalbini ve insanlığını kandırıp kaybetmeksizin
Rehin
kalmaksızın gösterişli ihtişam ve hücre kapsüllerinin içinde dışında her
yerinde
Ve doğuştan
itibaren zorunlu korku kabus cinnet geçişli sınavlarda
Hiç kimseye
kendilerini ispat için değil, sade ve saf damıtılan huzur deminin günü
birliğinde sevgi karıştırarak kumsala suya
Ekim yansımalı
denizden güneş tavlıyorlardı kendi kafadarlıklarının mutluluk çocukları
Duydun işittin
mi
Abidiiin
Abidiiiiiiiin…!
Seyfi
Karaca….. Ekşm/24