Hayatın onu geçemeyen yerleri var
Eski bir sevgili gibi durur karşısında
Avucunda söz vermiş bir yüzük için oyulmuş ay taşı,
Bakışında halkalar…
Susmam gereken yerlerde söyledim bazı
Onu da seslendirdim
Onu hep seslendirdim
Konuşunca başka şeyler söylerdi.
Asılsız ihbar hattıymış öfkem…
Bir tavuk midemde yemlenip duruyor şimdi
Başını her kaldırıp indirdiğinde
İçimin duvarlarını delen
bir sızı
Ah diyorum şöyle iyice bir sallayıp kurmalı beni
Onu geçemiyorum
Anlasa derdim
Kuşlu saatlerde hiç olmazsa
Karalasa benimle ezberlerini
Hiç çizgim olmadı ki ruhumda
Lakin bir yer var orası kazın ayak bastığı yer
Orası dikenli
İçimde yalnız ölü bir dalga
İnatçı gel-git lerin ev
sahibi
Kiracısı bahanelerin
Bizim bize her vardığımız yer çekimli
Bizim bize yolculuğumuz toprak ihlali
Beni sevdiği gibi seveceğim artık zamanı
Biraz gerisinde durarak, biraz ötesine geçerek
Kente inen kurdun kente inen avı biliyor beni
Tenhada karşılaşmak bütün gayesi
Bir de gece yarısı olursa iyi
Bütün iktidarlığım buraya kadar işte
Provasız olmalı insan oynarken kendini
Günler sakar birinin kollarına verilmiş gibi
Kimseyi bulamasa çelme takıyor kendine
Buraya bırakıyorum külden bir geçit
Yatıştırılmış uyuşturulmuş birkaç damla
Dağılanlar dağıldı gitti
Hayat onda kalan parmak izlerimi topla
Yazarın
Sonraki Yazısı