Uyuduk ve
duyduk
Suya konan
gülün
Dağılan
yapraklarının çıkardığı hışırtıyı
Hışt HIŞT
O gün
ki gördük acının salyangoz kılığında
saklandığını
Biz onu
hiç sobeleyememiş çocuklardık
‘Yum
gözlerini geçer’ diyorduk yalnız öyle biliyorduk
Sayıyorduk
ve saymakla yetinemiyor,
Çayırlara salıyorduk
koyunlarımızı.
Dizlerimizi
kanatınca taşın çocuk olmayı bilmeyen yeri
Öpüyorduk
geçtiğimiz her yeri
Yarımızı
dışarda bırakan saklandığımız her yeri
Öpünce
geçer biliyorduk…
Sonra
koşup ilk otobüse biniyorduk
Başımızı
döndürünce, midemizi burunca eğri büğrü yollar
“Uzaklara
bak geçer” diyorduk
Korktuğumuzda
yarım yamalak bildiğimiz dualar geliyordu aklımıza
Dua
okuyunca geçer biliyorduk
Geçenin
kuvvetle geri gelişini dünyanın yuvarlak oluşuna veriyorduk
Koşup
oynuyorduk avluda, en iyi yaptığımız
şeydi
Bir çocuk
koşmuyorsa bir derdi var
İki çocuk
koşmuyorsa iki derdi var
Çocuklar
koşmuyorsa çok derdi var dünyanın biliyorduk.
Nedensiz ağladığımız her yerde
Karla
karışık yağıyordu göz yaşımız
Bir ki üç
tıp deyince
Susmayı
artık öğrendiğimizde
İlk
konuşanı ebe yapıyorduk.
Ortada
kuyu var diye yandan geçtiğimiz her yerde
Boğazımız
kuruyunca hala an an
Bakıp
fotoğraftaki çocuk halimize
Aynı sesin
başka başka tonlarında
“Yum
gözlerini geçer” diyorduk.
Ekim-2021