Senden ayrı pejmürde, bir yaprak savruluyor,
Ömrüm hazan oluyor, bu aşkın girdabında...
Karanlığa dalarken, gözlerim kavruluyor,
Gece hüzün soluyor, bu aşkın girdabında...
Yüzü kavruk bir adam, sazına sarılıyor,
Yanık bir bozlak için, divana kuruluyor,
Türkümü söylüyorken, kalbinden vuruluyor,
Sanki ozan ölüyor, bu aşkın girdabında...
Ardına hiç bakmadan, dönüp gitmiştin hani,
İhtirasın uğruna, yitip bitmiştin hani,
O gün bir "vur" emrine, imza atmıştın hani,
Yine yüzün gülüyor, bu aşkın girdabında...
Kaderime ağlayıp, kendime darılmışsam,
Elinden bir kurşunla, ne çıkar vurulmuşsam,
Bir gassalın eliyle, kefene sarılmışsam,
Bir tek mizan kalıyor, bu aşkın girdabında...
Her gece düşlerimde, acıyarak bir sabi,
Sesleniyor uzaktan, "gerçek aşkı bul! Haydi",
Kulaklarıma şimdi, doğduğum günkü gibi,
Yalnız ezan doluyor, bu aşkın girdabında...
Yazarın
Önceki Yazısı