Okul çıkışında çarşıda geziyordum.
Yolda yaşlı bir bayanla karşılaştım.Yoluma devam edecektim ama bir anda geri dönüp duraksadım.
“Affedersiniz,” dedim usulca yaklaşarak. “Size bir şey sorabilir miyim?”
“Tabii,” dedi.
“Siz Pendik Lisesi’nde matematik öğretmeni miydiniz?” 
“Evet,” dedi.
Hemen kendimi tanıttım. Öğrenciliğimden beri ilk defa karşılaşmıştım. Açıkçası bu öğretmenimi de çok merak ediyordum..Diğer öğretmenlerimle bir şekilde yolum kesişmişti fakat bu öğretmenimden en ufak bir haber alamamıştım..
“Ben de öğretmenlik yapıyorum hocam,” dedim.
Gözlerindeki mutluluğu tarif etmek mümkün değildi. Gururla bakıyordu bana.
“Öğretmenler Gününüz kutlu olsun hocam,” dedim sonra..
O anda bir lokantaya götürüp yemek ısmarlamayı ve bir buket çiçek alıp vermeyi düşündüm ama yanında eşi olduğu için vazgeçtim.
“Neler yapıyorsunuz, nasılsınız hocam?” diye sorunca
“15 yıl oldu emekli olalı. Yıllar ne çabuk geçmiş,” dedi.
Biraz sohbet ettikten sonra ellerinden öptüm ve boynuna sarıldım.
“Hakkınızı helal edin, emeğiniz çok üstümde hocam,” dedim.
Vedalaştık ve ayrıldık.

Geçen sene aynı tabloyu bana bir öğrencim yaşatmıştı. Çarşıda dolaşırken, hem de aynı yerin karşı caddesinde!
“Hocam! Hocam!” diye seslenerek yaklaştı, ellerime sarıldı, öptü alnına koydu. Aslında hiç âdetim de değildir el öptürmek..Tutunca ellerimi “eh hadi öp bakalım“ dedim gülümseyerek..Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Öğretmenliği bölümüne yerleştiğini söyledi. İlk 5000’e girmişti. Akademisyen olmak istediğini her fırsatta dile getirirdi. Okul ikincimizdi.

Yine başka bir mezun öğrencim, okula ziyarete gelmişti koridorda beni görünce koşarak yanıma geldi. Aynı çeviklikle o da ellerime sarıldı ve öptü..Sesimi çıkaramadım..
“Neler yapıyorsun ?” diye sordum.
“Edebiyat öğretmenliğinde okuyorum, hocam,” dedi..Çok sevindim tabi..Zaten edebiyat kültür ve sanat etkinliklerinde okulumuzu temsil eden bir öğrencimizdi..Çok da akıllı bir çocuktu.Hep en ön sırada oturur, dersleri can kulağıyla dinlerdi..

Bu öğretmenler gününde ise 10 yıl önce dersine girdiğim bir öğrencim “Öğretmenler Gününüz kutlu olsun,” diye mesaj attı.Hal hatır muhabbetinden sonra ona da 
“Neler yapıyorsun?” diye sorduğumda
“İmam hatip lisesinde meslek derslerine giriyorum, hocam,” dedi.
“Çok şükür atanıp geldiniz Muş’a. Sizin gibi hocalarımız oldu; en güzel örneklerimizsiniz”diye yazınca çok duygulandığımı itiraf etmeliyim..

Geçenlerde yine Marmara Üniversitesinde okuyan bir öğrencim okula ziyaretimize geldi ve dedi ki:
“Hocam, üniversitede kalmak istiyorum ve derste işlediğiniz bir konudan etkilendiğim için doktoramı o alanda yapmaya karar verdim. Çalışmalarıma da başladım.”Şaşkınlığımı gizleyemedim ve büyük bir sevinçle baktım gözlerinin içine..Pandemi döneminde uzaktan üç ya da beş öğrenciyle yaptığımız derslerin semeresi ne kadar da güzel olmuş dedim içimden..Halbuki o dönemler o kadar yoruluyorduk o kadar yıpranıyorduk ki gerçekten anlatmak mümkün değil..Günde sekiz saat ders yaptığımız oluyordu..Telefonlar saatlerce elimizden düşmüyordu..Yoğun bir şekilde radyosyana maruz kalıyor zaman zaman da baş ağrıları çekiyorduk..Üstelik öğrencilerin bizi dinleyip dinlemediğini anlamadan sanki duvara anlatıyormuşçasına geçen nice nice dersler vardı geçmişin tozlu sayfalarında kalan..Demek ki bize göre öyleymiş, perde arkasında ne güzel süprizler hazırlamış Rabbim diye düşündüm.Okul birincimiz olan öğrencimden bunları duymak da ayrı bir onurdu benim için..

Öğretmenimi gördüğümde, öğrencilerimin bana yaşattıkları gururu ve mutluluğu ona da yaşatmak düşüncesiyle ellerinden öptüm ve saygıyla alnıma koydum.

Hiç unutmam, ben de edebiyat öğretmenimin bir dersinden etkilenerek öğretmen olmaya karar vermiştim.

Mutluluğum tarifsiz. Rabbime ne kadar şükretsem az.. Dilerim Rabbimden, böyle güzellikler hiç bitmesin..

Anladım ki, öğretmenlik bir tohum ekme sanatı ve gün geliyor, Allah’ın izniyle o tohumlar fidana, fidanlar da ağaca dönüşüyor..Ve bir bakıyorsunuz ki ormanlık bir yolda yürüyorsunuz..Muhteşem bir duygu..

Bu arada öğrencilerimiz bize hayranlıkla bakıyor, hüsnü zan ediyor, bizi örnek alıyor,ellerimizden öpüyorlar ama bizim onlara nasıl baktığımızı bilmiyorlar!.. Şu fâni dünyanın nimetleri onlar..Hem de en güzel nimetleri..Kendi çocuklarımdan farklı görmediğim..Bir başlasam, ne diller dökerim onlara, hiç bilmiyorlar!..Onlar benim cennet bahçemin mis kokulu çiçekleri..Onlar bu dünyada başıma gelen en güzel şeyler..

Dünyaya bir kere daha gelecek olsaydım, yine öğretmenlik mesleğini seçerdim..İyi ki diyorum..İyi ki..Rabbim, bu mesleğin hakkını verenlerden olmayı nasip etsin bana ve tüm öğretmen arkadaşlarıma..

Bir kere daha tüm meslektaşlarımı saygı ve sevgiyle selamlıyor, büyüklerimin ellerinden öpüyor,verilen tüm emeklerin cennete dayanan merdiven olmasını diliyorum..

Selva Durmaz Emir


( Yıllar Sonra Karşı Caddede başlıklı yazı SELVASELDA tarafından 27.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu