Bindi İndi--1. Bölüm--

Bu Yazı ilk kez 2012'de yayınlanmıştır. O sebeple 125 Kuruşluk minibüs ücreti, 80 TL'ye mont gibi rakamları okuyunca '' Hocam ! Sen hangi ülkede yaşıyorsun'' Gibi sorular sormayın.
********
Özellikle minibüslerde görürsünüz: ’’İNDİ_BİNDİ: 125 KURUŞ.’’ Gel de kızma...Gel de kafayı takma. Hele de benim gibi takıntılı bir adamsan...
Efendim,bir adam indi ise iş bitmiştir. İnsan indiği arabaya tekrar ’’ Ay pardon para vermeyi unutmuşum ’’ diyerek binmez. Önce biner, parasını verir. Sonra da ineceği yerde iner,değil mi ama.O halde doğrusu ne olmalı? Bindi-İndi. Ama gel gör ki sanki bana inat tüm minibüslerde aynı yazı: İndi-bindi 125 Kuruş.
Ikış tıkış doluştuğumuz minibüste her Allah’ın günü bu yazıyı okuyarak sinir olmak zorunda mıyım ben?
Yalnıııızzzzz...Tek dert bu olsa mesele değil. Benim başka takıntılarım da var. Mesela yol boyunca belki yüzlerce kez okuduğum tabelaları okumak...
Okumasana be yahu. Okuyup da sinir olmasana. Yok illa okuyacağım ve illa kendi kendimi sinir hastası edecek bir şeyler bulacağım. Aha da bir tanesi. ’’ HAKİKİ TRABZON ODUN EKMEĞİ '' Allah'ınızı severseniz, siz hiç hayatınızda odundan yapılmış bir ekmek gördünüz mü?
Mesela ’’Buğday unu’’ derseniz kast ettiğiniz şey nedir? ’’Buğdaydan elde edilmiş un’’ değil mi? Ya da Zeytin yağı derseniz ’’Zeytinden elde edilmiş yağ’’ aklınıza gelir. Peki ’’Odun ekmeği’’ dediğinizde ne olur? Normalde ’’Odundan elde edilen ekmek ’’ anlamına gelmez mi ?
Oooofff oooofff...Dert bir değil elvan elvan. Al bir tabela daha. ’’ET MANGAL'' Yani etten imal edilmiş mangal. Siz hayatınızda hiç böyle bir mangal gördünüz mü? Bakır mangal, demir mangal, sac mangal filan dese amenna. Tamam olur, olabilir ama etten bir mangal nasıl olur ya hu?
En felaketini söyleyeyim mi? ''SATILIK... ŞULE ŞEKER'' ( İsim Uydurma tabii ki ama var böyle levhalar hem de bir sürü ) Utanmadan sıkılmadan altında kos koca rakamlarla telefon numarası bile var. Uzaktan baktığınız zaman pankarta okuyabildiğiniz en belirgin yazı bu işte: Satılık...Şule Şeker...Tel : 0542..( Haaa Şule Şeker’in Kocaman bir resmi de var ). Peki bundan daha felaket bir şey olabilir mi? Maalesef var. ''SATILIK... HASAN HELVA Tel 0505...'' Ve dahi Hasan’ın fotoğrafı tabii ki...
İstanbul’a ilk geldiğim zamanlar ’’Yuh yani bu kadar mı ayağa düştü bu işler' ’’ demiştim ya, sonra baktım çok masum bir şeymiş. Satılık olan o ilanların yapıştırıldığı dairelermiş. Şule Şeker ve Hasan Helva ise o daireleri satan emlak komisyoncuları. İyi de bunu ancak o tabelaların iyice yakınlarına gelince anlayabiliyorsunuz.
O kadar uzun yolu ayakta gittiğine mi yanarsın. Yeni yetme veletlerin ’’ Evladım şu amcaya bir yer ver’’ bakışlarını görmemek için cep telefonları ile mesajlaşma numaralarına ya da aynı amaçlı sesleri duymamak için kulaklıklarına gelen müzik eşliğinde salınmalarına mı yanarsın. Yoksa o illet tabelalara mı gıcık olursun. Velhasılı tam sinir bir ortam.
Ben böyle sinir küpü vaziyette dalmışken omzuma bir el dokundu.
-Evladım. Şu parayı uzatır mısın şoföre?
Evladım mı? 58 Yaşındayım ulan. Ne evladımı? Ama yine de kibarlığa kaka sürmüyorum.
-Tamam Teyze neresi?
-Bir Hacı Adem. Bir de Termofüs.
-Yav teyze bu minibüs oralara gitmiyor. Yanlış binmiş olmayasın?
-Evladım bu, hani şu fotbolcuların hastanesinin oralardan geçmiyor mu?
-Haaa anladım Acı Badem diyorsun. Tamam. Oradan geçiyor da Termofüs neresi?
-Yanlış söyledim galiba. Metrefüs.
-Anladım anladım Metrobüs...Oradan da geçiyor.... Şoför bey bir Acıbadem, bir de Metrobüs alırmısınız?
Yav sinir vallahi sinir...Hani işkencenin mucidi Çinliler bile bu kadarını yapamaz. Al işte bir tabela daha. ’’BİLMEM NE ŞARKÜTERİ'' Şarküteri ne ulan ha? Şarküteri ne?...Madem Şarküteri diye bir halt var bu memlekette niçin Garbüteri yok. Ya da Cenubuteri... Vayahut ta Şimaliteri...
Of Allahım ya...Daha yolun yarısının yarısını bile kat etmedik. Neyse, yüzümü güldürecek bir yazı görüyorum. Ne zaman görsem gülüyorum zaten. Tam Yeni Sahra’ya döndüğümüz yolun başında bir ev ve evin duvarında şipşirin bir yazı : ’’ DİGORLU ADEM O KADARRRR ’’ Aslan Hemşerim benim. Bir gün mutlaka tam orada inip kapısını çalacağım. Acaba soyadı ’’ Okadar’’ mı çok merak ediyorum çünkü.
-Abi şu parayı uzatır mısın?
-Neresi delikanlı?
-İndi-bindi abiciğim.
''Bindi - indiii'' diye bir bağırıyorum, her kes bana bakıyor.
Yok ya ben de az manyak değilim hani. Sana ne oğlum ya millet ister biner - iner, ister iner-biner. Dert mi sana? Yok olmaz. İlle takacağım kafaya bir şeyler.
Hele şükür Barbaros Mahallesine yaklaştık. Dünyanın hiç bir yerinde göremeyeceğiniz bir duyuru. Nerede? Bire bir metrekare bir kundura tamircisinin dükkanının camında. ’’ TESPİH VE NAMAZ TAKKESİ İSTENMEMESİ RİCA OLUNUR'' Vatandaş bıkmış anlaşılan ’’ Abi namaza gidiyorum bana bir namazlık, tesbihini ve takkeni ödünç verir misin? ’’ diyenlerden. İnanmıyorsunuz değil mi? Kadıköy’den Soyak-Yenişehir minibüslerine bin. - Yenisahra - Barbaros mahallesine doğru in solda yol kenarında görürsün. Neyse...Ben Kadıköy istikametine gidiyorum.
Of yaaa offff. İyice yoruldum. Ah ulan ah üzerimde takım elbise-kravat filan olmasa ben bu minibüsü boşaltmayı, en azından kendime oturacak bir yer ( Hem de yanım boş olmak kaydıyla ) ayarlamayı bilirim de, dua edin bu gün takım elbiseli ve de kravatlıyım. Yakışık almaz.
Bu akıl almaz taktiği ancak yarın öğrenebileceksiniz ne yazık ki.
NOT: ÜSTTEKİ FOTOĞRAFI BİRİLERİ BEN MİNİBÜSTEYKEN ÇEKMİŞ SONRA DA NETE ATMIŞ. BİR ELİME GEÇİRİRSEM. EN KISA ZAMANDA YENİ BİR DÖNER TÜRÜ DAHA GİRECEK PİYASAYA.
29.01.2012 Sami Biberoğulları / İstanbul
(
Bindi İndi--1. Bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
5.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.