Fatma
bacı kendine Üçüncü Kaptanlık görevi verilince Ay’a bayrak dikmek de benim
hakkım o zaman diye diretince, Kabin amirleri tarafından yapılan toplantıda,
zaten bir kadın bir erkek tarafından bayrak dikilmesinin daha uygun olacağı bu
nedenle Ali hoca ile Fatma bacının Ay’a bayrağı birlikte dikme kararı çıktı.
Ancak
bu arada bacının hakkında Mücella hocadan bir ihbar aldık, araca tam otomatik
bir silahla binmiş.
-Fatma
bacı seni görevlendirdik ama, hakkında ihbar var
-Hayırdır
kaptan neymiş o?
-Sen
araca tam otomatik bir silahla mı bindin?
-Evet
sakıncası mı var, belki uzaylılarla savaşmak gerekecek.
-Galiba
haklısın, peki ruhsatı var mı bu silahın?
-Ayıp
ettin kaptan ruhsatsız silah taşır mıyım hiç, hem o Mücella hocaya da ne
oluyor, gizli gizli içeri soktuğu el bombalarını görmedim sanki, bir de Yıldız
Gülümle, Meryem hanımın ellerinde de bir sürü Molotof kokteyl var.
-O da
ney canım haydi silahla bombayı anladık Molotof kokteyl de ne oluyormuş Uzayda
eylem mi koyacağız?
-Bilemem
artık zaten sizin için eski anarşistlerden diyorlar.
-Hayda
orasını karıştırma! Neyse bu işe sonra bakalım, bir ara şu silahların hepsini
bir görelim ve emniyete alalım, öyle gizli iş olmaz.
Mucidi
MCU olan bu Uzay aracının nasıl bir uzay aracı olduğunu bilmeyenler, bu kadar
kişi Uzay Mekiğine nasıl sığacak gibi bazı şeyler söylediler.
Oysa
MCU öyle bir Uzay Aracı yapmıştı ki, bu dünya da bir ilkti ve tam yüz
kişilikti.
Nasıl
olur demeyin, olur elbet çünkü bu bir düş hikayesi.
-Evet
Nuri hoca, şimdi otur bakalım Zeynep Saylan’ın da aramıza katılmasıyla sanıyorum
yolcu ve mürettebat sayısı tamamlandı, haydi artık başla nasıl çalıştıracağız
bu mereti.
-Şey
Kaptan önce Ahmet Zeytinci Mızıkayla İzmir Marşını çalacak
-Tamam
peki haydi Ahmet hocam startı ver bakalım.
Ahmet
hoca İzmir Marşını çalar ve marş biter.
-Evet
Nuri hocam marş bitti ama sende bir icraat yok halen
-Şey
Kaptan bir kere daha çalsın çözemedim ben bu işi
-Bak
Nuri hoca olmayacaksa söyle Sami hocadan yardım isteyelim, çünkü bende
bilmiyorum bu araç nasıl çalışır.
Ahmet
hoca dört kere İzmir marşını çalar mızıkasıyla ama Nuri hocada tık yoktur.
Sami
hoca yine uykulu gözlerle ne olup bittiğini öğrenmek için gelir.
-Ne
oluyor burada yahu, hava serinledi artık Güneş soğumaya başlamıştır. Yavaş
Yavaş kalkalım
-Üstadım Ay’a bayrak dikilecek ya, önce Ay’a
uğrayacağız ama Nuri hoca bir türlü aracı çalıştıramadı.
-Çok mu
ağır oldu acaba araç?
-Hayır
efendim bu araç yüz kişilik olarak tasarlanmış zaten.
-Peki
sorun nedir
-Sorun
Nuri hoca çalıştırmayı bilmiyor galiba
-İyi de
sen gösterseydin ya, nasıl çalışacağını
-Bende
bilmiyorum kaptan
-Hayda,
Birinci Kaptan olarak ben mi çalıştıracağım kardeşim siz bilmiyorsanız, çağırın
yolcular arasından Çerkezoğlu’nu onun Gemi tecrübesi var kara, hava fark etmez
ben hallederim diyordu.
-Peki
Nuri hoca ne olacak
-Onu da
gönderin mutfakta patates soysun.
-Efendim
bu iş için çok yaşlı değil mi?
-O
zaman soğan soysun
-Efendim
o durumda da gözü yaşlı olur
-Atın
dışarı o zamannnn
-Yok
efendim yok, en iyisi ben onu yine mutfağa göndereyim,soğan soysun ya da
bulaşık yıkasın orada.
-Tamam
Nuri
hoca görevden alınıp mutfakta bol bol cacık yerim artık diye sevinçle yeni
görev yerine giderken, onun yerine atanan Çerkezoğlu
büyük
bir havayla kabine girdi.
-Bonservis
ücretim çok geldiydi elam beni takımdan çıkardınız sandıydım, ama benden başka
kim çalıştırabilir ki bu aracı.
-Yok
biz zaten seni alacaktık Çerkezoğlu’da bekliyorduk Nuri hoca emekli olsun diye,
ama o işi beceremeyince yine sana döndük, ancak haber saldım iki saatte zor
geldin..
-Şey
Kaptan Durmuş hocam Ermenek’den batırma getirmiş onu yiyorduk.
-Ben
onun malzeme getirip batırmayı araçta yapacağını biliyordum, demek yapılmış
getirmiş, herkes batırdı mı?
-Bilmem
herkesi ben, ama rayihası, rezenesi,soğanı, biberi, irmiği tam kıvamındaydı.
-Eh
Kaptan köşküne getirsin de bizde batıralım biraz, neyse şimdi az sonra Ahmet
hoca İzmir Marşı ile Startı verir vermez sen aracı çalıştıracaksın.
-Eyvallah,
basit işler bunlar, yalnız bir sorun var, bana Uzayda kangalla, mangal sözü
vermiştiniz o iş ne olacak.
-O
kolay Ay’dan sonra Güneşe gideceğiz her ne kadar serin saatlerde gidecek olsak
da orada ateş yakmaya gerek yok kangalı orada mangal yaparız.
-Anlaşıldı o halde gerisi bende
-Aaaaa
Nuri hocam sen mutfağa gitmedin mi, ne var üzülecek canım niye ağlıyorsun öyle,
görev görevdir.
-Yok
Kaptan ben zaten mutfaktayım, iki çuval soğan doğrattılar ondan gözlerim yaşlı,
merak ettim ne yaptınız diye size bakmaya geldim.
-Ha
aman üzülme de, haydi sen görev yerine git, burayı biz
hallederiz,
bak Çerkezoğlu geldi senin yerine.
-Sanki
o da becerecekte.
-Yahu
sen orasına karışma hadi git bakalım görev yerine.
O arada
kadranı izleyen Çerkezoğlu;
-Burada
birkaç tel kopuk, bize lehim yapacak birisi lazım.
-Allah
Allah neden kopmuş ki, sanırım Nuri hoca oynarken kopartmış.
-Sıkıntı yok bizim İpçi Erdoğan gelirken yanında kablo,
lehim, lehim pastası, lehim havyası ile tabancası, çeşitli tornavidalar, pul,
vida, somun, perçin, matkap , matkap uçları, Akü, inventör, ısıtıcı hava
tabancası, naylon eritme tabancası gibi bilumum malzemeyi getirmiş. Bu işlerden
işi anlarmış, hemen çağıralım gelsin.
Az sonra elinde malzemelerle İpçi Erdoğan
yanımızdaydı.
-Hoş geldin İpçi hocam bak hemen sana işimiz
düştü, iyi ki yanında gerekli malzemeyi getirmişsin.
-Hallederiz kolay da Kaptan hani sen bana genç
bir elaman verecektin, biliyorsun ben çok yaşlıyım, ellerim halen mahir ama
yine de bir eleman lazım.
-Yahu onu halledeceğiz ben Harun hoca ile
görüştüm, sınıfından Nuri Akdeniz’i bu iş için görevlendirecek, zaten sınıfta
kalmış.
-Oldu arıza nerede ben bakayım
-Arıza sayılmaz pek sadece lehimlenecek birkaç
tel var.
İpçi
Erdoğan lehim işine başlarken ben arkamdan gelen sesle birden irkildim, bizim
Hotamişli yine kendi kendine söylenerek kabine girmiş.
“Ben
bu aracın müdürüyüm, fırından etli ekmek alıp vakumlattım, şimdi Uzayda
göreceğim yaratıklara bunlardan ikram edeceğim, ne biçim, reklam olacak,
yaşasın ne biçim reklam olacak, oleee ne biçim reklam olacak”
-Hotamişli
iyi misin?
-Kararı
verdim, kararı verdim, ben reklam müdürüyüm, ben bu aracın reklam müdürüyüm.
-Tamam
tamam öyle ol.
O
sırada içeri giren Zaralı Şampiyon;
-Kaldıramadınız
aracı değil mi?
-Yahu
kardeşim yolcuların buraya girmesi yasak siz ne demeye girip duruyorsunuz.
-Yok
ben merak ettim, biliyorsunuz ben şampiyonum istesem tek elimle kaldırırım bu
aracı şu pazulara bakın, Nuri bu işi beceremez bilirim, bacanağımdır benim.
-Kardeşim
komik misin sen, bize ne bunlardan
-Ben
hikayenin her bölümünde yer almalıyım, onun için geldim, hadi izin verin de bir
kere kaldırayım şu aracı.
-Aman Zaralı o iş o kadar kolay değil hem bak burada Çerkezoğlu Kaptan var o
kaldıracak aracı, hadi kardeşim hadi kardeşim dışarı lütfen.
Haydi
Erdoğan hocam bitir şu lehim işini de biran önce kalkışa geçelim. Allah Allah
evde deli bir, iki, bizde araba yükü, hep deli, hüp deli, beşikte ki başını
sallıyor.
Ama
kabine girenler bir türlü bitmiyordu birden içeri giren Mücella hoca yüksek
sesle konuşmaya başladı;
“Ben Uzay aracının mali işlerinden sorumlu ekip
başıyım. Hiç kimse günde 2 haptan ve bir
matara sudan fazla tüketemez.
O göbekler eriyecek beyler, hanımlar! Tığ gibi
döneceksiniz dünyaya.
Kilere, depoya, musluğa, açlıktan susuzluktan
gözü dönüp de benzin tankına dadananları,plastik banyo oturağını kemirmeğe çalışanları
yakarım! Uzay boşluğunda helezon
çizersiniz sonra”
-Haydaaa hocam bu görevi kim verdi size, hem
biz Uzayda etli ekmek, batırma hayalleri kurarken, Güneşte mangal yapacağız
derken, hiç olur mu öyle şey.
-Olur olur bal gibi olur
-Olmaz, ben size böyle bir görev vermedim hem.
-Vermezsen verme, vermezsen vermeee…
-Mücella hocam iyi misin?
-İyiyim tabi, bana bu görevi Sami hoca verdi,
hem o birinci Kaptan değil mi sana da ne oluyor.
-Doğru da ah Sami hoca ah, keşke benim de
haberim olsaydı, hiyerarşi, hiyerarşi diyorummm.
-Diyet yapılacak, diyet yapılacak diyorummmm
-Neyse ; kime diyet, kime kısmet...
Bir
oh demeye fırsat olmuyor ki, işimize bakalım bu defa da içeri giren Zeynep
Saylan;
-Hocam
hocam dışarıda Kemal Doğanay amca yolculara Zile pekmezi satmaya çalışıyor.
-Zeynep
hanım burada bana Kaptan diyeceksiniz, hoca yok.
-Anladım
Kaptan
-Yahu
bu Kemal amca, pardon beni de şaşırttın Kemal hoca bilmiyor mu Uzay aracında
satış yasak, hem biz kapıya yazmadık mı satıcılar ve dilenciler giremez diye.
-Vardı
da Kemal amca sökmüş o yazıyı
-Bak
hele, ne hakkı var buna yahu kimden izin almış, ben şimdi onun pekmezini
çıkarırım. İşte Sami hocada geldi, hocam duydun mu Kemal hoca Zile pekmezi
satıyormuş.
-Biliyorum
iki kilo da ben aldım.
-Yapma
yahu hani yasaktı.
-Ya
idare et, adam emekli öğretmen yetmiyor demek ki?
-Eh
ne yapalım sen izin verdikten sonra.
-Ne
oldu halen hareket etmedik.
-Az kaldı üstadım küçük bir sorunumuz var İpçi Erdoğan uğraşıyor, o lehim işini bitirir bitirmez Ahmet Zeytinci mızıkayı çalacak Çerkezoğlu da aracı kaldıracak.
Devam edecek
Üçüncü
bölümün sonu
Mehmet
Fikret ÜNALAN