Hikaye / Düş Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 10.12.2024
Okunma Sayısı : 683
Yorum Sayısı : 24
Altın Üyelik Başvurusu Altın Üyelik Avantajları
Bugün Doğanlar
Doğum gününüz kutlu olsun
Edebiyat Evi Uzayda-beşinci Bölüm

 

-İşte nihayet oldu, uçuşa hazırız, teşekkürler İpçi Erdoğan hocam, teşekkürler Nurettin Akdeniz her şey hazır Çerkezoğlu, haydi bakalım Fatma bacım…

Çerkezoğlu; Yakıt tamam, yüksek ısı tamam

Fatma bacı; Gaz açığa çıktı

-Haydi bismillah!

Çerkezoğlu; Sami kaptan nerede?

-Uyuyor

Fatma bacı; uyanınca şaşıracak havalandığımızı görüp

-O kadar havalanmayın der kesin

Çerkezoğlu; Gaz açığa çıktı şimdi itecek ve havalanacağız

-Fatma bacı; Ya Allah!

-Çerkezolu; 4.500 m/s’ye kadar çıkabiliriz bu hızla

-Havalandık mı Çerkezoğlu?

-Fatma bacı; Evettt…

-Çerkezoğlu İtki kuvveti gerçekleşti.

-Biriniz şu Harun’a baksın bayıldı yine

Fatma bacı; Ölmüş galiba

-Yok canım nefes alıyor baksana

Çerkezoğlu; Ne nefes alması horluyor bu resmen uyumuş, galiba altını da ıslatmış.

-Eyvah, canım ne var bu kadar korkacak, Meryem hanımın durumu nasıl acaba?

Fatma bacı; Nasıl olsa havalandık artık, ben hem Meryem hanıma bakayım, hem Mücella hanım ve arkadaşlarını oda hapsinden çıkarayım, Sami hoca demiş ya "Kankamın cezasını kaldırın yoksa yakarım uzay aracını" Diye. Sonra birde bakayım diğer yolcular ne durumdalar.

-Şimdi gerçekten uçuyor muyuz? Sanki halen yerimizde duruyoruz gibi geliyor bana.

Çerkezoğlu; Yok Kaptan olur mu hiç çoktan fırladık, şimdi önemli olan aracı uzaya götürmek, onu kontrol edebilmek ve yönlendirmek.

Kullandığımız sistem Roketler için en yaygın kontrol yöntemi, gazın çıkış yönünü değiştirmeyi sağlayan hareketli lüle1 sistemidir.

Ağırlık merkezi gövdede olduğundan dolayı bu açı değişikliği bir moment yaratarak roketin ters yönde dönmesini sağlayacaktır.

Bunun dışında, gövdenin çeşitli konumlarında, açıldığında gaz çıkışı sağlayan küçük egzoz vanaları veya haricî küçük motorlar kullanılabilir.

-Vay be Çerkezoğlu sen gerçekten bu işin ehliymişsin, uçamazsınız, kaldıramayacaksınız aracı diyorlardı, şimdi kıskananlar çatlasın.

Haruni’de yavaş yavaş kendine geliyor bak, inşallah uçtuğumuzu söyleyince yine bayılmaz.

-Çerkezoğlu; Söylemesek mi?

-İyi de ya inmeye kalkarsa, düşer aşağı tepe taklak Allah korusun.

-Çerkezoğlu; O değil de; Gençlerde öğretmensiz kalır.

O Sırada Fatma bacı tekrar kabine girdi;

-Ne var ne yok Fatma bacı, oda hapsinde ki arkadaşları çıkardın mı, Meryem hanım nasıl?

Fatma bacı; Meryem hanım herkesten iyi, çünkü henüz havalandığımızın farkında değil, ama çok şey olmuş iyi ki gitmişim.

-Hayırdır neler olmuş.

-Kalkış sırasında çıkan sesi kapı çalıyor sanmış oda hapsinde olan arkadaşlar.

-Eeee

Fatma bacı; Sonra işte uykudan kalkmışlar, Mücella hanımın değişiyle hortlamışlar. Gergef korkudan damağını çekerken baş parmağı bademciğine kaçınca yılan zannedip bayılmış.

-Eeee

Fatma bacı; Halit Hoca kafasını önce baza tahtasına vurmuş, sonra yere kapaklanmış halen baygınmış.

-Vay be neler olmuş, başka?

Fatma bacı; Durun anlatacağımda, burada sorun yok uçuyoruz değil mi?

Çerkezoğlu; Evet evet sen anlat, bak şimdi bende meraklandım.

-Biz işin o kısmına bakarız Çerkezoğlu sen işine bak istersen.

Fatma bacı; Sonra Mihman Hoca şahadet getirip kırk Fatiha okumuş beş dakika içinde, ben gelirken halen okumaya devam ediyordu.

Kaç dua biliyorsun diye sordum Mihmana, dört dedi, hangileri diye sorduğumda ise üç Kulhuvallahu, bir Elham diye söyleyince çok güldüm.  J

-İlginç peki hepsi bu mu?

-Keşke öyle olsa son anda araca binen Nurcan hanım İstihbarat uzmanıymış meğer…

-Hayda işe bak, neyse kimseden gizlimiz saklımız yok bizim, istediği kadar araştırsın, anlamıştım zaten sürekli iki dil konuşmasından. İnşallah hepsi bu kadardır.

-Birde Gülüm hoca bazı şeylere çok üzülmüş galiba.

-Aman neden üzülüyor ki başımızın tacı o serbest şiirlerin ecesi, bu bir hikaye o nedenle arada herkese takılıyoruz eh ona da takılmadan edemedik ne yapalım.

Çerkezoğlu; Şimdi önemli olan bir şey daha var saat olayını nasıl hallederiz bilmiyorum çünkü ilk durağımız Ay yüzeyi olacak oraya arkadaşlar bayrak dikince serin bir vakit ayarlayıp Güneşe geçeceğiz, çok dikkatli olmalıyız yakıcı olabilir, gerçi ben yanıma Güneş yağı, Güneş Kremi gibi bütün koruyucuları aldım.

-Ha ha ha mayonu da alsaydın bari…

Fatma bacı; Güneşe gitmek Sami hocanın fikriydi ama o uyuyup duruyor, sıkıntısını biz çekiyoruz.

-Peki Fatma bacı, hizmetlerin için çok teşekkür ediyoruz, görevini gereğince yapıyorsun maşallah, diğer yolcularda bir sıkıntı yok değil mi?

Fatma bacı; Yok, yok da yalnız Kul 55, biliyorsunuz normalde çok sessiz sakin bir arkadaş kendi kendine sürekli bir şeyler mırıldanıyor; ah bu gemide bende olsaydım açık denizlerde balık tutsaydım gibi bir şeyler.

-Allah Allah Gemi mi sandı burayı garip

Fatma bacı; Yok öğle değil de, Uzay Gemisi diye düşündü her halde, hani öyle diyorlar ya.

-Eh varsayalım öyle, kendini burada yok mu sanıyor acaba.

Fatma bacı; Bilmem belki de eski bölümleri okumadı.

-Neyse bir ara ben onunla ilgilenirim, evet Çerkezoğlu sıkıntı yok değil mi?

-Yok kaptan, iyi oldu ya iyi ki havalandık yoksa vurdurmak bir hayli zor olacaktı, mecbur dışarıdaki vatandaşlardan yardım isteyecektik.

-Yok ben o yolu hiç düşünmedim zaten son çare Zaralı Şampiyon tek eliyle veya iki eliyle kaldıracaktı aracı, o da olmasaydı Sami hoca okuyup üfleyecekti.

-Doğru olabilirdi elbette, nefesi kuvvetli diyorlar Sami hoca için

-Bilmiyorum neyse eğer bir tehlike yaşarsak o zaman faydalanırız hocanın nefesinden.

Bu arada Mihman’ın okuma işi bittiyse bir ara yanıma gelsin, sağda solda konuşuyormuş “Yöneticiler fazla trip atmasınlar füzenin bir yerlerinden civatalarını sökerim falan diye, ayrıca bana gizlice verdiği zeytinyağına bir parça bazlama batırıp yedim, gerçekten güzel yağmış.

Çerkezoğlu; Sahi Nuri hoca ne yapıyormuş, hiç uğradınız mı yanına?

-Ne yapacak mutfakta gizli gizli kıyma kavurmuş kendine tam yerken Mücella hanıma yakalanmış.

Fatma bacı; Evet hem de gecenin saat üçüymüş

-Vay be helal olsun Mücella hoca görevini hakkıyla yapıyor.

Çerkezoğlu; Peki Nuri hoca her hangi bir ceza aldı mı?

-Yok canım ne cezası garip zaten soğan soymaktan perişan, benim için dikkat etsin bir gün onu araçtan dünyaya geri atarlar diyormuş.

Çerkezoğlu; Ha ha ha hocaya bak yahu  neyse biz Türkler, Edebiyat Evi Şair ve Yazarları uzaya gidiyoruz ya şimdi uzaylılar düşünsün Kaptan. Pazar gününün vazgeçilmezi olan milli yemeğimiz kuru fasulyeyi de onlara öğretiriz ayrıca işkembe ve paça çorbası bizim kendimize has çerkez yemekleri yani bol bol hamur yemekleri Karpuz ve beyaz peynir.

-Orada dur Çerkezoğlu Mücella hoca duymasın, o ne yenecek derse onu yiyeceğiz, ama laf aramızda biz kabinde arada bir dediklerinden kaçamak yapabiliriz. Yine de dikkatli olun, Kabine sokmayın kendisini.

Fatma bacı; Öyle bir şey yaparsanız ben söylerim sizi

-Müzevirlik yapma bacım iyi şey değildir bak, hem sana da ikram ederiz yediklerimizden canım.

-Ha o zaman olur.

-Aaa Haruni uyanmış garip garip bize bakıyor, uyandın mı hocam?

Haruni; Neler oluyor benim sınıf nerede, şiir çalışacaktık biz.

Çerkezoğlu; Ne şiiri hoca havalandık Uzaya gidiyoruz uzaya

-Haruni; Neee? İmdatt

-Eyvah bu yine bayıldı yahu, şuradan biraz su verin yüzüne serpelim, kolonyayı da ver Fatma bacı, ben onunla ilgileneyim sen de istersen tekrar yolculara bak, Meryem hanım havalandığımızı fark ettiyse belki o da fenalaşmıştır.

O sırada yeniden kendine gelen Harun hoca birden yerinden fırladı ve pencereye doğru koştu.

-Dur ne yapıyorsun Harun hocam

-Bende yükseklik korkusu var demiştim size, atacağım kendimi aşağı.

-Harun hoca çıkarma başını gir içeri ne demek kendimi aşağıya atacağım

-Atacağım işte, dayanamam bu yolculuğa

-Yahu farz et sınıftasın hadi toplayalım öğrencilerini birlikte şiir çalışın, hiç aklına bile getirme uçtuğumuzu.

-Ama uçuyoruz

-Yani uçmuyoruz gibi düşün, aman! Çerkezoğlu tut şunu atlıyacak vallahi! Bu ne ya…

O arada Fatma bacı şiddetle kapıyı açtı ve

-Kaptannnn

-Ne oldu Fatma bacı, dur hele bu adam aşağı atlayacak neredeyse

Fatma bacı; Meryem Keskin, Meryem hanım da paraşüt verin bana diye kıyameti koparıyor vermezsek o da atlayacakmış.

-Yahu nereye atlayacaklar bunlar, acaba atlarlarsa aşağıda biri tutacak mı zannediyorlar.

Fatma bacı; Bilmiyorum kaç kişi zapt edemiyor dışarıda Meryem hanımı. Bir hanım var hani şu İstihbaratçı Nurcan hanım o da durmadan not tutuyor ve telefonla konuşuyor.

-Telefonlar çekiyor mu buradan, demek daha fazla uzakta değiliz

Fatma bacı; Bilmem belki de konuşuyor gibi yapıyordur.

-Ne diyor peki

Fatma bacı; Anlamadım Japonca konuşuyor galiba, İngilizce veya Fransızca konuşsa anlardım.

-Peki aramızda Japonca bilen yok mu?

Çerkezoğlu; Ben Japonya seferinde biraz öğrenmiştim

-İyi de sen kabini terk edemezsin kumanda sende kaptan.

-Kaptanım ben di mi? Gemi de kaptandım şimdi havada da kaptan oldum?

Fatma bacı; Bırakın gevezeliği de bir çare bulalım.

Çerkezoğlu; Bırakalım atlasınlar

-İyi de sayımız belli Adem beye ne deriz sonra, öf ya şu Sami hoca da uyuyup duruyor, her iş bana bakıyor.

Fatma bacı; Ne yapacağız

Çerkezoğlu; Ben Harun hocayı bağladım sandalyeye, Meryem hanımın çaresini de siz düşünün.

-En iyisi Nevin hanımı çağıralım Harun'a sakinleştirici iğne yapsın, Fatma bacı sen de önce Meryem hanım için Mücella hocadan yardım iste  zaten hikayenin yarısını o yazıyor, mutlaka çare bulacaktır. Daha sonra ben Nevin hanımı Meryem hanıma da yollarım ona da bir iğne yapsın, yoksa baş edemeyeceğiz bunlarla.

İyice tedirgin olmuştum, hafifçe kapıyı aralayıp dışarı baktığımda hotamişli omzuna bir tahtayı tüfek gibi almış dolaşıyordu. Bir taraftan da konuştuğunu görünce kulak kabarttım;

-Elli elli yüz, biz Edebiyat Evliyiz, tahtadan tüfek, bamyadan fişek, keçi kakasından saçma, geliyoruz uzaylı kaçma…

-Aman Allah'ım ne olmuştu bu Hotamişlıya böyle? Birden bir siluet daha görür gibi oldum, sanki, Emi (Emi Öztürk) (Emi kısaltılmış adı, soru değil E’ile mi ayrılmayacak yani) gelmiş gizlice hikayeyi okuyor gibiydi.

Belki de birazdan bağırıp çağırmaya başlayacaktı “Ben niye yokum ülen bu hikayede, ben Karadeniz kızıyım yakarım çıranızı” Diye, ya da sessizce okuyup bitirdikten sonra yine sessizce çekip gidecekti.

Beşinci Bölümün Sonu

Mehmet Fikret ÜNALAN

( Edebiyat Evi Uzayda-beşinci Bölüm başlıklı yazı Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret) tarafından 10.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu