ikinci tip gezi yürü yani gemide seyahat şekli seçilmişti 

Nil nehri boyunca ilerleniyor her tarihi yerde rehber yeniden anlatıyordu. 

Daha önceden dinledikleri için bu sefer yolcuların hiçbiri  dinlemiyordu, gözleriyle gördükleri için kafalarına yerleştiriyorlardı bu bilgileri. 

Sami hoca, Rüyayı sesleyecek


“Kızım ben yaşlıyım gördüğümüz bu yerler hakkında sana söyleyeceğim yazdıracağım şeyleri not al ”

demişti ve Rüya da bir hayli not almıştı. 


Fikret üstad yanındakilerle tatlı tatlı sohbet ediyor ara sıra Redfere takılıyordu. 


-Yav İlyas hocam sen bunların dilinden anlamıyor musun? İmam hatip mezunusun sen?


-Üstadım ezan okunurken anlıyorum, namaz kılınırken anlıyorum, Kuran okunurken anlıyorum. Fakat konuşmaya başkadıkların da sanki sapıtıyorlar. Bir cümlelerini bile anlamıyorum. 


Cümlesi biter bitmez Fikret üstadın meşhur kahkahası koptu. Elinde çıtlattığı bir avuç çekirdek Nil sularına gömüldü. 

Nil’in durgun bir yerine gelinmişti. 

Gemi içinde öğlen yemekleri yeniliyordu. 

Yemekten sonra Ali Gorgan  eline gitarını almış bir Mısır melodisi çalıyor Mücella Hanım da bu melodiye sesini uydurmuş daha önce yazdığı ama ezbere bildiği bir şiirini okuyordu.


MASKELİ HIRSIZLAR


Ay kilidi açar açmaz

Milyon gölgeli birkaç aymaz

Parmaklarının üzerinde, kan donduran sinsilikte

Mâbede süzüldüler

Nefertari’nin aşkı hâlâ göğsündeyken

Kemiklerini çaldılar Ramses’in

İspat gerekliydi insanlıklarına

Yalancıktan üzüldüler

Tek kelime, rezildiler. 


Birden bir feryat koptu. 

Gitarın sesine ve şiir okumanın ahengine kendisini kaptıran Mücella hanım hem şiir okuyup hem de ritmik hareketlerle geri geri giderken birden Osman hoca’ya toslamaz mı! Daha aman demeye fırsat bulamadı ki dengesini kaybederek kendisi yüzükuyun güverteye,Güvertede dengesini kaybeden Kara Osman da pattttt diye nehre yuvarlandı. 

Mücella Hanım ortalığı velveleye veriyordu:

-Ah yüzüm… Ah omuzum… Bileğim bileğim… Garanti çıktı bileğim. 

Yanına Fatma bacı geldi

 -Kız dur şirretlik yapma buncağız düşmeyle ne olur? Hem görmüyor musun can kurtaran simitlerinin üzerine düşmüşsün. 


Mücella Hanımın bir hışımla “ Birazcık Naz yapacaktım, insafsız sen mani oldun” dercesine bir hışımla yüzü buruştu ama sesi de kesildi. 


Hem aniden düşmenin etkisi  hem de Osman hocanın yaşlı olması ve yüzme bilmemesi zavallıyı bir anda ölümle burun buruna getirmişti. 


Kimse daha ne olduğunu bile anlayamadan Zaralı şampiyonun sırtındaki gömleği çıkarmasıyla nehre atlaması bir oldu. 


Batıp çıkmakta olan Osman hocayı koltukları altından yakaladı. Bu arada gemiden atılan halattan tutunarak yüzmeye başladı. Gemi gövdesinde bulunan kayık hemen yerinden söküldü ve denize bırakıldı. 


İkisi de kayıpa bindiler. Bütün herkes “Ya Rabbi çok şükür” diyerek derin bir nefes aldı Güverteye çıkan Şampiyon büyük bir gurur içerisinde pazılarını göstererek 


“ Daha bu nedir ki siz beni bir gençliğimde görecektiniz ki ne  yüzücüydüm ben” dedi.  


Zavallı Osman hocaya gelince yarı ayık yarı baygın bir şekilde


-Güzel bir şiir okudum. Şairini ve bu güzel şiirini içtenlikle tebrik ediyorum “ 


Diyince artık kimde hal kalır k i herkes gülmekten bir köşeye devrildi. 


Her ne kadar kendine gelmiş olsa da yine de Azeri doktorumuz yanına yanaşarak


“ Cənab, icazə verin nəbzinizi və təzyiqinizi yoxlayayım.” diyerek Osman hocayı bir güzel muayene etti. Zaten O’nun da korkusu ve heyecanı geçtiği için nabız ve tansiyonu normal çıkmıştı. 


Öğlen yemeği gemi de yenildi. Tur şirketinin bir ikramıydı bu. Arkasından çaylar içildi. 

Bir saatlık yemek molasından sonra Nil seyahati tekrar başladı. 

Gezi güzel bir şekilde devam ediyordu ki birden Demirci heyecanla bağırdı


“Bakın bakın bir şey gemiyi takip ediyor.”


Gerçekten de suyun içinden kocaman kocaman bir şeyler gemiyi takip ediyordu. Acaba neydi bunlar?

Bir köpekbalığı olamaz mıydı? Demirci bu fikri ortaya atınca bütün yüzler gerildi Aynı anda gözler rehbere döndü. Tercüman vasıtasıyla gemiyi takip eden bu meçhul şeyin ne olduğu sorulduğunda adeta korkudan herkes yerinde titredi. Gelen Nil nehrine münhasır kocaman birkaç timsahdı. Bu timsahlar çok az da olsa bazan seyahat gemilerini takip edebiliyorlardı.

 

Rehber gayet ciddi bir şekilde 

“Bundan kurtulmanın tek çaresi gemideki en genç iki kişiyi veya yaşlı birini ona yem olarak atmaktır”diyince Rüya kızımız bir çığlık atarak yere yıkıldı. Çünkü en genci oydu. 

Herkes oraya toplandı. Rüya gerçekten çok korkmuştu, bayılıp yere düşmüştü. 

Rehber “Bu çabuk ayılmaz , ayılıncaya kadar da timsahlar zaten bize saldırırlar. En iyisi içinizden birini seçin onu atalım. Bu kadar insan timsaha yem olacağına bir kişi olsun. 

Ortalıkta buz gibi bir hava esiyordu. Kimse gönüllü olarak timsaha yem olmak istemiyordu. Kim isterdi ki?

Sami hoca açmış ağzını yummuş gözünü


-Ula Nuri hoca sana da senin Afrika turuna da…


Birden rehberin sesi duyuldu


-Aha bu ihtiyarı  gönüllü galiba. Durmadan konuşuyor. 


Sami hoca da bet beniz attı. 

Yanındaki Mücella’yı göstererek


-Efendi aha bu hanım ben gönüllüyüm diyordu da Arapçası nasıl söyleniyor bilmediğim için tercümana söyle diyordum. Onun için bağırıyordum. 


Mücella hanımda da bir çığlık koptu. 


-Yok efendi yok ben gönüllü filan değilim. 

Yalan söylüyor bu ihtiyar. 


Sonunda rehber de ciddileşti 


-Haydin efendiler de karar verin. İki kişi lazım bize. Timsah ha geldi ha gelecek. 


Can tatlıydı kimse canından olmak istemiyordu. Ortalıktan çıt çıkmıyor herkes suçlu gibi başını yere eğmişti. 

Sonunda Şampiyon kükredi. 


  • ulan Arap yarması biz gönüllü olacağımıza sen olsana tutun arkadaşlar şunu atalım
  • Ama rehber 
  • Bu çözüm değil. Beni atarsanız asla buradan rehbersiz çıkamazsınız. Önünüze başka timsahlar çıkar hepiniz yem olursunuz. Haydin iki kişi gönüllü bulun aranızda. 
  • Öyle diyince şampiyonun bütün havası balon gibi söndü. 
  • Sonunda rehber
  • Beyler timsahlar iyice yanaştı bakın ağızlarını açmışlar. O zaman hepiniz yumun gözlerinizi. Sakın ben açın demeden açmayın. Biz ekibimizle aranızdan iki kişi seçip çuvallayıp yem olarak atacağız. Artık şansa kim çıkarsa. Haydin çabuk olun yanaştılar. 
  • Herkes inşaallah ben olmam diyerek gözlerini yumdu. Kimsede göz açacak derman kalmamıştı ki zaten. Bazıları altlarına bile yapmışlardı. 
  • Bir iki dakikalık bir bekleyişten sonra :
  • Açabilirsiniz gözlerinizi sözüyle gözler açıldı görünen manzara korkunçtu. 
  • İki tane ağzı bağlı kocaman çuval Nil’e bırakılmış timsahlar anında iki çuvalı Nil’in sularının altına çekmişlerdi. Ortalık kıpkırmızı bir kan rengine döndü. Gözünü açan bir çığlık bıraktı. 
  • Herkes birbirine bakıyordu. Kimdi timsahlara yem olan bu iki zavallı?
  • Fikret üstadın sesi duyuldu:
  • Neredeyim ben yahu?Amanım aklım gitti. Beynim durdu. Uzay gemisinde miyim, Denizde miyim, karada mıyım?
  • Traleylom.  Traleylom.  Trey.  Trey.  Lom da lom. Twist… terörist…
  • Zavallının korkudan aklı bir an gitmiş saçma sapan konuşuyordu. 


Rehber kahkahalarla gülerek :


“Bu asırlar önce böyle yapılırmış. Bu timsahlardan kurtulmak için esirlerden birkaç kişi atılırmış. Şimdi ise bu tür takiplere karşı gemimizde külçe etler bulunduruyoruz. Onu atınca timsah takibi bırakıyor Sakin olun yolcular. Çuvallarla atılan arkadaşlarınız değil külçe etlerdi. Timsahlar onları yiyince bizi takipten vazgeçerler. Bu şakayı her timsah takibinde yolculara yaparız. 


diyince bütün herkes ve özellikle de kendine gelip ayılan Rüya ve aklı başına gelen Fikret üstad derin bir “ ohhhhhh” çektiler 

Ama Sami hoca hala sayıp döküyordu. 

Ulan senin hibi rehberinde, bu geziyi düzenleyenin de … Ulan Çerkezoğlu senin gemimin de…

    

Akşama kadar gezilecek yerlerin hepsi geziymiş yolcular yorgun argın gemiye dönmüşlerdi. 


Nuri Baş………..Altıncı Bölümün Sonu


Devam Edecek

( Edebiyat Evinin Afrika Macerası -6- başlıklı yazı Nuri Baş tarafından 10.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu