KÖREBE


Gül de çevirdi yaprağını

arkası boş

yazık geç kaldım


ah!

benim kırılgan korkularım

o denli hiçbir şeyle doluyum ki

savaş yetimi çocuklar gibi

savrulup gideceğim birazdan


seni böyle arkanı dönüp gittiğinde seviyorum

suların ayak izlerine basarak

dönsen, yürünecek ne çok yolun var

dönsem

her şey altüst olacak


gözlerin bir şeyler anımsatıyor bana

şüphem yok gece bastırdı

F tipi bir hücrede yüreğim

asi iklimlere başladı başlayacak

yasak koyma güneşime


sahi ben neye geç kaldım

herkes bir şeylerden dönerken


“en büyük savaş aşktır”

dediydi bilici

erler ölür

büyük törenlerle gömer onları paşalar


hangi bakışındı sokağımdan geçen

gecenin ipinde asi kelebek

çözer, bağlar saçlarımı

ışıklar büyür

üşenmem bütün iklimleri denemekten


giden bir tren için bu şiir yeter

bütün virajlarını dolandım ayrılığın

tünellerinden geçtim ıslandım

ne çok beklemişim gidişini yeniden

siliyorum parmaklarımdan uzun merhabaları


kendime izin verdim günlerden Salı

çocuklar büyüttüm

kuşlar sağalttım tüneklerde

yine de tedirginim bir şeyleri incitmekten


aşk-sız-lık aşk-sız, aşk

bu bakışındı en çok sokağımdan geçen

vapurlar kadar deniz

Sait Faik kadar İstanbul


yağmur başladı yeniden

denemediğim bir saçak altı olmalı

seni yitirdiğim kentte buldum

oradaydın

yanıtsız sorular susuyordun

konuşsam her şey altüst olacak


cumartesileri açan anneler gibiyim

bütün renklerim siyah

ve giderek daha yalancıyım

gözlere batan çalıyım giderek

Körebe!


hep aynı gölgeye sığınıyorum

büyümüyorum iyi ki

hiç şansım kalmayacak


ara sıra denemekten ne çıkar

kır tüm aynaları

yüreğinde ağlayan çocuklar sussun

sana çirkinlik yakışıyor


bir yağmur bıraktın ellerime, demem

susmayı öğrendim

ıslak ara yaşamlarda

kirli ve eğreti

bütün sevdaları denedim

Sobe!


ah! benim kırılgan umutlarım

o denli hiçbir şey istiyorsun ki

yakışmıyor gittikçe büyüyen yaşıma

kalbim, payına ne çok susmak düşüyor


ne zamana dek sürer sanıyorsun

nefesi tükenir acıların da

ara sıra söylenen kent şiirleri gibi

başıbozuk sokaklarda

tükense de gençliğim


ah! benim kırılgan sevdalarım

ben buyum

uzağa gidemem ki


bir otobüs nerede durur bilmiyorum

sana ve iklimlere dönerken

beklesen duraklarda

her şey altüst olacak


kalbim, payına ne çok sevda düşüyor


hiçbir kafesin teli olmadım

cinayet işlemedim aşklarımla

dolunaylardan sona

sustum ve kaybettim

sana çektiğim sınırları aşk ihlal etti

bundandır gözlerimizde patlayan mayın

patlamasa

her şey altüst olacak


her okyanusu sen sanırdım

kulaçlarken yaşamı

dalgalarında bütün aşklar kırıldı

seni sevdikçe ihtiyarladım


geldim ve

sana dair ne varsa bıraktım

gece vakti kapına

bir tren gibi taşıdım yokluğunu

gitmeliyim

bütün sitemlerim avuçlarımda

nasılsa

yine bir kuş beslerim

söndü feri ortalığın

sobe'lendim...


demir-ci


( Körebe başlıklı yazı DEMİRCİ tarafından 12/19/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu