keşmekeş
Uzaklardan
Bin yıl öncesinden geldim
Açık mıdır sokakların
Aç, susuz, yalın ayak yalnızlara
Ben varken
O’da vardı demek
Tepişerek, tozlaşarak, yalnızlaşarak
Yayan adım yollara düştüm hep seher vakti
Kaybolan yüzlerin arkasında hep ben vardım
Nereye gitmeseler ben
At, eşek, bisiklet, araba, tren, vapur
Ne için?
Kim için?
Bu yolları kum kokulu sokaklar nereye çıkar
Nereye çıkar kıraç coğrafyalardan kaçmış umutları?
Dokuz altı
İki yüz yetmiş derecesi eder günün
Akşamın dik açısına paralel düşer yalnızlık hesapları
Ben varken
Kim yoktu?
Nereye saklasam bu kalabalığı
Mistik aşinalıklarını hangi taşın toprağına bassam
Humuslu suskunluklarımı daha kaç bin yıl taşır bu sokaklar
Çürümeye yüz tutmuş gözbebeklerimden sefalet akar yumdukça
Daha benden başka yalın ayakları da vardır bu hülasaların
Nereye saklansam bu kalabalıktan
Denizlerimin üzerinden çekin bulutlarınızı
İçim kararır gök platosundan ayrı kalınca
İçime kimse dalmaz balıklama
Balıklarım, içimde olduklarından bile habersiz
Onlar varken, bunlar yok’tu…
Hiçbir güç yetiştiremez
Yüreğimin yangınına düşenlere sağanak 'kova'lamayı
Kova kova vardım sokaklara
Kovula kovula koyuldum bilmediğim şehir yollarına
Acıyı nerde olsa bulurum
Kalem nerde kalsam saplanır şurama
'Nas' derim
Kemirgenleşir usturasını boğazımda gezdiren karanlık
Ve önümde baykuş duruşlu insanlık
Şehir küçülür, şehirdekiler büyür…
demir-ci