
Seferî Ruhun Türküsü
Bezm-i Elest’te yankılanan bir ah,
Kalu Bela’da söz verenlerin yeminidir bu.
Her adım, toprakla yapılan bir konuşma,
Her nefes, Resul’ün kokusundan bir hatıradır.
Yol uzun, dava kutlu;
Omuzlarımızda tarihin yükü, kalplerimizde Hakk'ın ışığı.
Ey rüzgar! Taşı bizim türkümüzü,
Dağların yüceliğine, ovaların sinesine.
Ey toprak! Hatırla bizim seferimizi,
Seninle yazıldı bu hikâye, kanla, alın teriyle.
Kervanımızı çöller kavurdu,
Geceyi gündüze katık ettik,
Bir lokma ekmek, bir damla suyla yürüdük.
Ama her taşın altında Resul’ün izini aradık,
Her yıldızın altında, O’nun nurunu gördük.
Biz, yemin edenleriz,
Tarihin bizi anlatmasını beklemeyenleriz.
Biz, ihlâsın ırmağında yıkananlardır,
Her seferinde yeniden doğanlar,
Dünya bizi unutsa da, semada yankılanan isimleriz.
Ey düşman! Bil ki silahımız demir değil yalnız,
Dualarımızın keskinliği her kılıcı aşar.
Korkusuz yürekleriz biz,
Zulme diz çökmeyen, adaleti yere düşürmeyen.
Bir seferden bir sefere,
Göğsümüzde iman, elimizde bayrak,
Bu yola çıktık:
Unutulmasın diye hakikat,
Ansın diye tarih,
Ve sinsin diye maya, her kalbe.
Ey Resul, kokun sinsin içimize,
Ve biz yürüyelim sonsuzluğa;
Her yol, Seni anmanın bir vesilesi,
Her adım, Hakk’a bir kavuşma.
"Durmak yok!" diyor tarih,
Biz İslam’ın neferleri,
Hikayemiz hep ileriye,
Ve hikayemiz hiç bitmeyecek.
alperen ahmet nejat