Bu Ülke
Dergi hür tefekkürün kalesi.
Düşünceye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
İngiliz hodgamdır.Bir millet değil de bir yığın.Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir. 6 Nisan 2007
Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
Kâmus bir millietin nâmusudur.
Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak. 23 Temmuz 2007
Deha tabiatın en tehlikeli armağanı.
İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
Hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.Günün sözü 19 Aralık 2006
Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
Havarilerini yaratamayan İsa'nın yeri tımarhanedir, tarih değil.
Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.
İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
Tefekkür Vuzuhla başlar,kurtuluş şuurla.
Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten.Hayır kirlettiği bir odadan kaçar gibi.(journal.cilt1.sf.106)
Kelime : Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade.Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler.Yıldızlar tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.
Sol ve sağ… çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
Kelam, bütünüyle haysiyettir.
Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
Slogan, ilkelin ideolojisi.
İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.
Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür.
Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler Neşidesi veya Kur’an: "Senin kitabın hangisi?"
Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
Yığın düşünmez, maruz kalır.
Bayağı, hissetmeyendir.
Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.
Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt.
Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime.
İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.
Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
Şuuraltı(psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
Tarihin mimarı: isyan, kadere, zamana, insana.
Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
Kronoloji: aptalların tarihi.
Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk.
Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
( Cemil Meriçden Seçmeler başlıklı yazı M.Filizman tarafından 5/23/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu