
Şakşakçılara
Selam, Yola Devam!
İronik bir bakış açısı:
Tiyatro sanatçılarını galeyana getirmek
amacıyla seyirciler toplu halde alkış tutarlar. Bu ne demek; oyuncuları motive
etmek, daha iyi eserler ortaya koymaya teşvik etmektir. Bu tür alkış tufanını
ben de selamlarım ama başka bir şakşakçılık daha vardır, buna dikkat çekmek
isterim.
O başka şakşakçılığın içeriğine baktığımızda
buram buram menfaat koktuğunu görürüz. Şakşakçılar takımı önceden hazırlanır,
“şakşaklanacak” şahıs veya şahıslar nereye giderse gitsin, şakşakçı kadro oraya
taşınırlar. Konuşma yapılacak meydanda konumlanırlar ve ayalarını (avuç
içlerini) alkış için hazırlarlar. Bu avuçlar, bir yandan alkışa hazırlanırken
aynı anda kaşınır da. Kaşınır; çünkü şakşakçılığın bir getirisi vardır; adı
paradır, makamdır veya herhangi bir imtiyazdır!
Sıradan bir vatandaş olsa bu şakşaklanacak kişi veya kişiler, inanın bana suratlarına tükürmeye bile tenezzül etmezsiniz. Şahsen ben böyle düşünüyorum; çünkü böyle niteliksiz, ahlaksız, utanmaz kişileri tükürüğüme bile layık görmem. Alkıştan ve hak edilmemiş övgülerden nemalanan bu ahlaksız; sıfır kaliteli, sıfır kabiliyetli mahlûkların ekonomik ve sosyal durumları genellikle iyidir. Daha iyi olabilmek, halk zihninde çok değerli bir insan gibi görünmek için mutlaka şakşakçı kadrolara ihtiyacı vardır. Şakşakçı kadrosu olmadan bu müptezelle-rin yelkenleri dolmaz; gözleri doymaz, çünkü gözleri doymayanın midesi de doymaz!
Şakşakçıların yanı sıra bir de “padişahım çok
yaşa” diyen kadrolar vardır. Bu tür ahlaksızlar, pohpohlanacak zat-ı
muhteremlerin gölgesi gibidirler; O nereye giderse ve nerede konuşacaksa onlar
da oraya taşınır-ar. Mobil şakşakçılık! İşte insanlığına ket vuran bu tür şakşakçılar
hem alkış tutarlar, hem de beş para etmeyenleri süslü ve tempolu sözlerle
övmeye başlarlar. Övgüler peşi sıra gelir; başarılı bir hayat hikâyesi uydurulur.
Hayat hikâyelerinin içine biraz maneviyat, biraz çile ve gözyaşı ilave edilirse
o insanlığı beş para etmeyen kişi veya kişiler, dinleyenlerin gözünde muhteşem
bir insana dönüşüverir. Mobil şakşakçılar, bu görevlerinin karşılığını misliyle
alırlar. Avuçları nasıl kaşınmasın, nasıl çatlamasın ki!
“Padişahım çok yaşa” diyen diller, kalemler,
sözde akademisyenler, siyasetçiler, sanatçılar ve ellerini alkışa adayanlar, bu
asrın mamulü değildir elbet. Her devrin saraylarında ortaya çıkarlar; zulmü
omuzları üzerinde ve hatta başları üstünde taşırlar. Memleketin ve halkın
durumu onlar için hiç önemli değildir. Bu karakterleri silinmiş, akıllarına menfaat
düğümü atılmış kişiler için geçerli olan tek şey vardır; o da kendi menfaatleridir.
Sermayeleri ise yönetim destekli ve talimatlı basın-yayın-medya araçlarıdır. Geçmişte
ve günümüzde bu tür şakşakçılar; nam-ı diğer dallamalar her gördüğü pisliğe
konar ve izzetine layık bir şekilde o pislikten beslenirler. Bu sebeple; “asrımızın
yükselen değeri olan şakşakçılığa selam, yola devam diyorum!”