Sevgili Edebiyat Ailem;
Bir gecede milyonlarca elin ve içten yakaran yüreğin aynı anda açılacağı o huşu tavafını misafir edecek günün süruruyla herkese selamlarımı sunarım. Birçok geceden evla, ihtişamlı, doğumla ölümün dahi yazıldığı bu geceyi hakkıyla özümsemek, güzel bir ahlakla hazırlanmak ve ihtimamlı bir heyecanla icra etmek niyetiyle cümlemizin Berat Kandili mübarek olsun..
Dostlarım, insan yasemin çiçekleri gibi olmalı; bir duvarı sessizce kaplayan ve gösterişsiz duruşundan beklenmeyen büyülü kokusuyla hayranlık uyandıran. İhtiyatla şöyle demeli; ben olmasam da dünya dönmeye devam edecek ve evrenin o kusursuz matematiği işleyecek fakat ben varlığımın idrakinde olup yaratılmışlığın her mucizesinden istifade etmeye devam ederken, bir parçası olduğum bu gerçekliğe kendimden bir şeyler katmalıyım ve böylece yaşadığımı hissetmeliyim. Her an, nefes dâhil bir şeyleri alıp veren bir canlı olduğunu idrak edip ne verebileceğini ciddiyetle düşünmeli insan. Evren, doğumla şereflenen her insan evladı için kendi sebebini ortaya çıkaracak sayısız olasılıklar, nimetler, denk gelişler, zanaatlar ve bereketlerle donatılmıştır. Yeter ki insan yapacaklarına inanarak, yaşamı boyunca kendini ezmekten çekinmeyecek koşullara kafa tutabilsin ve çalışmanın bir ibadet olduğuna kani olsun..
Bu kafa tutuşu bizim; daha kendisine yazar ya da şair denmesine alışamayan veyahut üzerine bile alınmaktan imtina eden azımsanmayacak bir kalabalık için daha ulvi ve ehemmiyetlidir. Rabbin o kalemi eline almana izin verdiyse, sen kalem ehli mürekkebini nereye akıtacağını bilen ve sorumluluğunu her an sırtında taşıyan biri olmalısın. Evvela konuşmanla, dünyaya baktığın pencerenin ferahlığıyla, duruşunla, ahlakınla, yönünü seçemeyen birine yol açmanla, karşındakine değer verişinle ve gördüğün yanlışları düzeltmek için her an okuyup araştırarak pas tutmama çabanla sana verilen bu meziyeti hak etmelisin.
Tarla kuşunun sesi, gönle akıtılan bir şarabı andırıyor. Senin de her kelamın gökteki yıldızlar gibi parlıyor ve geceyi üzerlerine örtenleri aydınlatıyor. Tuz beyazı sayfaya düşen her mürekkep kırıntısı bir nimettir ve okuyanın hayatına tat katmalıdır..
Bu ara çok sık sarf edilen “Bu zamanda …” ile başlayan cümlelerin aksine temiz ve aranılan bir dost olmak, güzel alışkanlıkları – kitap okumak, birini saygı ile dinlemek, zihni gereksiz ve saatlerce meşgul ederek kirleten ve sağlığımızı da tehdit eden telefon ve televizyonla vakit öldürmek yerine kalemle kâğıtla meşgul olmak, çiçek yetiştirip, ağaç dikmek, doğayı izlemek, müzikle ruhuna ziyafet çekmek… – sürdürerek ilham vermek umarım hepimize nasip olur.
Dilerim başkasını inciten her şey sizi de incitir ve kaleminiz her daim mürekkep akıtmaya bir sebep bulur.
Kalemi tutanın yüreği büyük olurmuş; iki cihana yedi düvele dağılmış kelimeler dilinizin ucuna gelmek için gün sayıyor dostlar. Bunu düşünmek bile insanı geceleri uykusuz bırakıyor..
Halk ile mümit arasında her salınımın, her karşılığın şahidi insan, iyi ki mürekkebe aidiyet hissetmiştir.
Saygılarım ve bir papatyaya öykünen sevgilerimle..
Not: Bu, edebiyat aileme yazdığım ikinci mektubumdur. Hislerim kuvvetliyse cevap mektupları da sernamelerini çoktan bulmuş demektir.
Mavi Yıldırım
(
Sevgili Edebiyat Ailem başlıklı yazı
mavi-yildirim tarafından
13.02.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.