ÇAY GÜZELİ
Karadeniz’in yiğit kızı,
Saat sabahın beşi olmuş.
Çay güzeli uyanıyor, gözleri mahmur.
Yıkıyor yüzünü, kendine geliyor;
Yol göründü çay yoluna.
Çay güzeli,
Çayların nazlı ceylanı;
Mehtap yüksekten seni selamlıyor.
Yüzünü kıskanır bir hali var sanki.
Nasıl kıskanmasın seni Çay Güzeli;
Gözlerinin ışığında sönüyor hicabından.
Yeşil yeşil bakıyor, iri-sürmeli
gözlerin.
Zühre selama duruyor sanki.
Al yanaklı;
Yeşil gözlü Çay Güzeli,
Taktın koluna sepeti,
Senden büyük küfen sırtında;
Yürüyorsun yamaçları eze eze.
Seke seke yürüyorsun, yolun zorlu!
Yorgunluğun yoruyor zorlu yolları.
Çay Güzeli,
Çevir yüzünü gökyüzüne
Bak henüz güneş doğmadı,
Çay güneşi görmesin, yanar;
Demi içinde kalır, tadı kaçar,
Emeğin zayi olmasın Çay Güzeli.
Anlıyorsun;
Nazlı nazlı, söylüyorsun.
Dem katıyor şarkıların çaya,
Cehtin bereket katıyor her damlasıyla;
Çaya renk veriyor yeşil bakan
gözlerin
Yıllardır o yollarda yürüyorsun,
Güneş tepende yükselmeden.
Topluyorsun çayı sepetine.
Al yanaklı,
Mis kokulu Çay Güzeli.
Cehtin,
Yeşil gözlerine yürüyor, tuzlu!
Yakıyor gözlerini, yanaklarını
yıkıyor,
Eline çay kokusu siniyor, misler
gibi,
Çay gibi kokuyorsun Çay Güzeli.
Yamaçların maralı,
Emeğin büyük çay üstünde,
Bulutlar gölgeliğin oluyor bak,
Cehtine hürmetle-saygıyla.
Kuzeyin rüzgârları, al yüzüne
üflüyor,
İçiyoruz yudum yudum, sen kokulu
çayı.
Çaysız hayat çok bayat.
Emeğine bin saygı, Çay Güzeli.