İslam’ın tek kaynağı olan Kur'an, İslam inancının temellerini oluşturur ve insanlara Allah’ın iradesini doğru şekilde iletmek amacıyla gönderilmiştir. Ancak, zaman içinde geleneksel yaklaşımlar ve mezheplerin etkisiyle, Kur'an terk edilmiş ve hadisler ile mezhepler meydana çıkmıştır. Bu yazıda, Kur'an’ın terk edilme sürecine ve yerine hadislerin ve mezheplerin yerleşmesine odaklanılacak, ilgili ayetler üzerinden bu sürecin İslam’a etkisi tartışılacaktır.Kur'an, Allah’ın son kitabıdır ve tamamlanmış bir şekilde indirilen bir rehberdir. Ancak, zamanla özellikle gelenekçi İslam anlayışlarının etkisiyle, Kur'an'ın kendisi yerine hadisler ve mezhep görüşleri ön plana çıkmıştır. "Ve Resul: Ey Rabbim! Şüphesiz kavmim bu Kur'an'ı terk edinmiş edindiler dedi." (Furkan 30). Bu ayet, İslam toplumu içindeki bir takım bireylerin Kur'an'ı dikkate almadığını ve onun yerine başka öğretileri hadisleri, mezhepleri, cemaat liderlerinin görüşlerini benimsediklerini ifade etmektedir. Kur'an'ın terk edilmesi, aslında Allah’ın mesajının göz ardı edilmesi anlamına gelir.
Gelenekçi anlayışa sahip olanlar, halkı kendi anlayışları doğrultusunda yönlendirmiş ve halkın Kur'an’ı doğrudan anladığı dilde okumalarına engel olmuştur. Bu durumu, "Kur'an'ı anladığınız dilde okumayın, anlayamazsınız. Biz, Arapça bilen âlimler, Kur'an + Hadis ile yeni bir din inşa edeceğiz" şeklinde ifade eden gelenekçiler, halkın dinle olan bağını koparmıştır. Böylelikle halk, hadisleri ve mezhep kurallarını Kur'an’dan daha fazla öncelikli hale getirmiş ve daha da ileri gidip hadislerin Allah'ın sözünü yani Kur'an'ı neshettiğini iddia etmişlerdir. Kur'an, tüm insanlığa hitap eden ve zamanla değişmeyen evrensel bir rehberdir. Ancak, hadis kitaplarının ortaya çıkması ve özellikle bunların Kur'an’a alternatif olarak gösterilmesi, İslam toplumunda önemli bir değişimi beraberinde getirmiştir. Hadislerin, Kur'an ile çelişen bazı hükümleri, zamanla İslam’ın ikinci kaynağı olarak kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak, hadis kitapları Kur'an’ın önüne geçerek, İslam toplumunda daha fazla kabul görmüştür. Fethullah Gülen’in bir sözü, hadislerin Kur'an’a üstün tutulduğuna dair bir anlayışın en net örneklerinden biridir: "Hadisin Kur'an’dan çok, Kur'an’ın hadise ihtiyacı vardır." Bu yaklaşım, gelenekçi İslam anlayışının Kur'an'ı yeterince dikkate almadığının bir göstergesidir. Hadislere dayalı bir din anlayışı, Kur'an’ın mesajının anlaşılmasını engellemektedir. Zira, hadisler, zamanla geleneksel yorumlarla harmanlanarak Kur'an’a aykırı hale gelmiştir. Kur'an’ın içeriği, Allah tarafından evrensel olarak belirlenmiş ve eksiksizdir. Allah, Kur'an'da “Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (Enam 38) diyerek, bu kitabın her yönüyle tamamlanmış olduğunu belirtmiştir. Ancak gelenekçiler, Kur'an’ı yeterli görmemiş ve Kur'an’daki ibadetlerin detaylarını eksik kabul ederek hadisleri ve mezhep kurallarını bu eksiklikleri gidermek için kullanmışlardır. Bu yaklaşım, Kur'an’ı zayıf görmekte ve İslam’ın tek kaynağını yetersiz olarak nitelendirmektedir. Allah, Kur'an’ın kendi hükmünü içerdiğini ve hiç kimsenin onun sözlerini değiştiremeyeceğini ifade etmektedir: “Rabbinin sözü doğruluk ve adaletçe tamamlanmıştır. O'nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O işitendir, bilendir.” (Enam 115). Ancak gelenekçiler, hadis ve mezhep kuralları uydurarak, Kur'an’ın hükümlerine alternatif bir sistem oluşturmuşlardır. Bu da Kur'an’ın terk edilmesinin somut bir örneğidir. Kur'an’dan sapmak ve hadisleri kabul etmek, gelenekçi İslam anlayışının temel yanlışlıklarından biridir. Kur'an, açık ve anlaşılır bir dille indirilen bir kitaptır ve her insanın anlayabileceği bir dilde sunulmuştur. Ancak, halkın Kur'an ile irtibatı, dini liderlerin müdahaleleriyle kesilmiş ve halk, sadece hadisleri ve mezheplerin kurallarını takip etmeye başlamıştır. "Kur'an, Müslümanlığı sapıklıktır" diyenler, Kur'an’ı terk ederek, hadisleri kendilerine rehber edinmişlerdir. Allah, Kur'an'da yalnızca vahye uymamızı emretmektedir: “Rabb'inden sana vahyolunana uy, O'ndan başka tanrı yoktur. Ve ortak koşanlardan yüz çevir.” (Enam 106). Bu ayet, yalnızca Kur'an’a uygun bir yaşam sürmemiz gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak, hadislerin ve mezheplerin rehberliğine yönelenler, bu öğütleri göz ardı etmişlerdir.
Sonuç olarak, Kur'an, İslam'ın tek ve yegâne kaynağıdır. Tüm İslam hükümleri, yalnızca Kur'an’dan çıkarılmalıdır. Hadislerin ve mezhep kurallarının İslam’ın esasını oluşturması, Kur'an’ın terk edilmesinin doğurduğu tehlikeli bir yaklaşımdır. Allah, Kur'an’da her şeyi tamamladığını ve bunun dışında bir kaynağa ihtiyaç olmadığını açıkça belirtmiştir. Kur'an’a dönmek, sadece Kur'an’a yönelmek ve onun öğretilerine tamamen uymaktır. Geleneksel anlayışlardan ve hadislerden arınarak, sadece vahye dayalı bir yaşam sürmek, İslam’ın özünü yeniden anlamak için gereklidir. Bugün de, insanlar sadece Kur'an’ı takip ederek doğru yolu bulacaklardır.
(
Kuranın Terk Edilmesi Ve İslamda Hadislerin Kuranın Yerini Alması başlıklı yazı
muhammed-ridvan-kaya tarafından
23.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.