Bir toplumun ortalama öngörüsünü, idealini, hayalini,
özlemini, rüyasını, bakış açısını, kültürünü, umudunu, beklentisini ölçmek
istiyorsanız; kimleri zengin ettiğini ve kimlerin zenginleştiğine bakınız. Nasıl,
nereden kazandığınız ve nereye harcadığınız belirleyici bir ölçüdür.
Hırsızlar, şovmenler, hanutçular, saldırganlar, dansözler, arabeskçiler,
politikacılar, krallar, despotlar, tüccar dinciler, futbolcular üst tabakayı
işgal edip, bilim, sanat, kültür, edebiyat, düşünce insanları ve aktif girişimciler
gereken ilgiyi görmüyorsa, zenginleştirdiklerinize katlanmak zorundasınız. Ve diğer
insanları da dumura uğratarak…
Zirveye çıkardıklarınız, diğer kalıcı değerleri gölgede bırakıyor maalesef.
Gerçek değişim, farkındalıkla başlar. Günübirlik, sansasyonel, magazinsel,
göstermelik, kurnazlık ürünü, menfaat ve ayrımcılık kokan slogan ve
bağrışmalara kulak tıkamanın zamanıdır. Liyakat, ehliyet, insaniyet, doğruluk,
dürüstlük, şefkat ve incelik kokan ve bu uğurda ipucu veren her şeye sahip
çıkma çağıdır.
Bir toplumun röntgenini çekmek mi istiyorsunuz?
Bakacağınız tek şey: PARA KİMİN CEBİNE AKIYOR?
Bilim insanları
laboratuvar imkanı bulmakta zorlanırken,
sanatçılar geçim derdine düşüyorsa, adalet esir alınmışsa, emekçi alın terinin
karşılığını alamıyorsa, edebiyatçılar, düşünürler ve gerçek girişimciler
unutulmuş köşelerde çırpınıyorsa... İşte o zaman o toplumun ruhu çürümüş, gücü
zehirlenmiştir.
Bu uyarı ve çekincelerimiz halen anlaşılmıyorsa, o toplum,
batmak üzere olan bir gemidir.
İşte o gemiye "Yolcular, lütfen kurtarma
filikalarınızı hazırlayın!" diye bağırmak için geç kalmışsınız
demektir. Çünkü "Bir millet,
ödüllendirdiklerinin kaderini yaşar."
Haklı bir uyarı, olgun bir insanın, duyarlı bir yurttaşın öncelikli
görevidir.
Anlayarak verilecek olan son karar; tüm toplumun ve yaşadığı coğrafyanın
kaderini belirleyecektir.
Samsun, 01.04.2025
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr