Online Üye
Online Ziyaretçi

Yürüyordum
onlarca odanın arasından
Kenetlenmişti
isli duvarlar
Sırt sırta
vererek
Şövalye
zırhlarını kuşanmış halde
Kokusu
sinmişti her yere
Yeni dönülen
atlı seferlerin
İspanyol
avlusunda…
Açılmasını
beklemezdim
Sabahın
perdesinin
Karanlıkta
atardım kendimi
Gündüzü emen
topraklara
İspanyol
avlusunda…
Toplanırdı geniş
şapkalar
Akşam omuz
vurunca güne
İspanyol
ateşinin başında
Çalınırdı titrek
romanslar
Gecenin
yanağını okşayan
İspanyol
avlusunda…
Gerek
kalmazdı yağmura
Ayaklandırırdı
kadınların gülüşü
Ezgin açan
çiçekleri
Biteviye
fışkıran yeşilliği
Çok kurak
diyarların fatihlerini
Uğurlayan
İspanyol
avlusunda…