Seksenli yıllarda dört beş arkadaş üniversite de okuduğumuz senelerde yaz tatilinde Alanya'da çadır kurmaya gitmiştik. Dostlarım, arkadaşlarım Tolga, Kemal, Ercüment ve bir de bendeniz... Ercüment ''Bizim babadan kalma sağlam bir çadırımız var iki kişilik, bir tanede oradan kiralarız, dört kişi kalırız ne olacak?'' dedi... Bunun üzerine bir yaz günü dört arkadaş Ankara'dan yola çıktık Alanya'ya doğru...
Otobüs yolculuğumuz gayet neşeliydi. İkili ikili önlü arkalı koltuklarda yerlerimizi almıştık. Gece yolculuklarını ben pek bir severim, arkadaşlarımda severmiş anladım ki... Sabah erken saatte indik Alanya Terminaline... Babamızdan harçlıkları koparmıştık zorla şerle, birazda nazlanarak tabi ki...
Kalacağımız kamping yerini bulmak pek de zor olmadı. Çadır kurmanın nasıl bir şey olduğunu içimizde bir tek Ercüment iyi biliyordu, babasından dolayı, onun da yardımı ve dürtüklemesiyle çadırlarımızı oflaya puflaya, bin dereden su getirerek adeta, kuruverdik. Etrafta çok haşere olduğundan her zamankinden daha çok dikkatli olmak durumundaydık. Yoksa tatilimiz zehir zemberek bir şekilde geçebilirdi...
O gün denize girmemiz kısmet olmadı biraz da yorgunluk ve bıkkınlık çökmüştü üstümüze... Ertesi gün sabah bir güzel kahvaltımızı yapıp, hazırlandık denize girmek için. İçimizde yüzme bilmeyen arkadaşımız yoktu, hepimiz bir şekilde çocukken öğrenmiştik işte yüzmeyi anne ve babalarımızın sayesinde... Yanımıza bir iki tane yedek mayoda almıştık hepimiz, biri kururken öbürü ile dolaşmak için... Cafcaflı renk renk mayolar. Bir tek Ercüment'in yedek mayosu bembeyazdı...
O gün Ercüment hepimizden önce davrandı, ''Ben bir sezonu açayım arkadaşlar.'' diyerek, şortunu çıkardı, plajdaki şezlongun üzerine attı ve sallana sallana denizde ki iskeleye doğru yöneldi... Biz de kenarda güneşleniyorduk. Meğerse şortunun altında beyaz mayosunun yerine beyaz külotu varmış, ama iskeleye gidene kadar farkına varmıyor. İskeleye gelince bayanlardan birisi '' Aaaaaaaa ne yabaniler, ne öküzler var, burada bile külot ile denize giriyorlar.'' deyince bunda jeton düşüyor. Ve hemen suya atlıyor, bize de bağırıyor ''Arkadaşlaaaaaaaaaar, kardeşleeeeeeeeer benim mayom orada plaj çantamda acele onu getiriiiiiiin.''
Tabi biz baştan anlamadık bu niye bağırıyor ayağı yanmış it gibi, diye, sonra ''külooooot külooot mayooooo mayooo beyaz mayoooo,'' diye bağırınca hemen yanına seğirttik, mayo ile beraber. Kemal ''Biraz şunu süründürelim mi arkadaşlar.'' dedi... Verelim mi vermeyelim mi, diye biraz espri kattık, O da o sıra hepimize saydırıyor, ama ne saydırma. Baktık olacak gibi değil kalabalıkta artıyor, beyaz mayosunu uzattık, denizin içinde beyaz külotunu çıkartıp beyaz mayosunu giydi... O zamanlar televizyonlarda Eros Çamaşırlarının reklamları vardı bilenler bilir ''Kıskanç Bayanlar Eşinize Eros giydirmeyin.'' diye çıkardı radyo da, televizyonlar da... Biz de başladık Ercüment'e takılmaya ''Baylar bayanlar Ercüment'e sakın Eros giydirmeyin, denize menize çamaşır ile girmeye kalkar aman ha aman.'' İşte böyle bizim arkadaşlar ile yaşadığımız anılardan bir demet diyelim...
(
Beyaz Mayo başlıklı yazı
AhmetZeytinci tarafından
9.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.