
SARHOŞ
KALEM
Kalem
nedir ki;
Nasıl
sarhoş olsun ki;
Kalem,
kelimeleri ilmek ilmek örendir
Kalemin
efendisi kalemi elinde tutandır
İnsan
hali ne ise; kalem onu yazar, onu söyler
Kalem;
efendisinin yürek sesidir, kelamıdır
Baş
sarhoş olursa; kalem sarhoşça yazar
Hayat
nedir ki;
Bulutlu
bir rüya mı?
Hayat,
insan başına karabulutlar indirir
Bin
bir dert bir olur, bulutlarda gezdirir
Baş,
dost taşı ile yarılırsa; ılık kanlar sezdirir
Dönme
sırtını kimseye, hançerler pusuda
Dost
taşı yemişsen, kalem kalleşi yazar
Hayat
bir beşik mi ki;
Sağa-sola
mı savurur!
Doğru
söyleyenler, dokuz köyden kovulur
Gönülden
vurgun yiyen, dağa-taşa savrulur
Ayrılık
harlı bir ateştir, yürekleri kavurur
Sonbahar
esintileri, uykulara beşik sallar
Kış
ayazı vurduğunda, kalem ayazı yazar
Baş
sarhoş olursa;
Dönenceler
mi başlar!
Kaş
üstüne kalem, sürme çekmeye başlar
Şimşir
tarak çaresizce, kaşağı olur sırt kaşır
Yürek
bezgin sarhoşça, eşeğin yükün taşır
Eşek
gözlü bakışlar, sarhoş gözde oynaşır
Eşeğin
anırtısını, kalem nağme diye yazar
Geğirme
sakın;
Düşün!
Sarhoş
adam…
Çok
tıkanırsan şayet, miden gaz yapar
Gaz
çıkacak yer arar, dikkat et şaşırma!
Kararınca
iç zıkkımı, limitini de kaçırma
Sarhoşu
oynar kalem, sabrını da taşırma
Ağzından
çıkanları, kalem osuruk yazar
Öykü;
Çile
ve hasreti!
Arayışlar;
İnsanı
arayan yüreğim, çileli yollara revan..
Baş
ağrısı, diş ağrısı, dizler bükülüyor
Dağları
aydınlatan, hayali ışıklarım,
Beyhudeye
yol açtı, dipsiz yollarda
Yol
uzun, ömür bitti, kalem beyhudeyi yazar