KERERU
Bugün de yine ladin mavisiydi
gökyüzü, pencere camlarından karşılıklı yansıyarak yeryüzüne kadar iniyordu..
Her sokağa serpilen üzerlik tohumları kem gözleri kovmaya hazırlanırken, iğde
ağaçları aşk ve mutlulukla ışıldıyordu..
Atadan kalma sonucu hep aynı çıkan
deneyselliği, hep aynı amatörlüğü, insanoğlunun iki cinsi için bahşedilmiş tüm umursamazlığı, tüm eksik
yaratılmışlığı bünyesine toplayarak
büyüyen er kişi; hoyrat ve yabanıl olmayı öğrendikçe vahşi müziğin sesini
duymaya devam ediyordu.. Öğrenemediği tek şey, kendi varlığından yaşamından ve yol
arkadaşından memnun olmaktı. Kafası çalışan insanların öğrendiği pek çok şeyi
öğrenip de, her gün ezberi olmaya devam eden tüm alışılmışlık, güven ve
şefkatin tahsis edildiği huzur ortamı, yaratılırken bir bütüne dönüşme
erdemliliği, kendisinde olmayan donanımlara ve yönetme, sabırlı olma,
kanatlarını sevdiklerinin üzerine germe yetisi ile Rabb’ın esmalarını taşıyan
kadının kendisine bir emanet olarak verildiğini öğrenemiyordu.. “Her şey
zıddıyla kaimdir”, sözü burada da yaratılışın zıt yönlerde birbirinin eksikliği
ile tamamlanma, var olma ve anlamlı kılınma mucizesiydi..
Eğer dikkatli gözlem yaparsak;
çevremizde ve hanemizin içinde de bu adil olmayan ve Rabb’ın önermediği ve razı
olmadığı davranış şekillerini, adaletsizliği görebiliriz. Daha dün öğleye az
kala elleri belinde yavaş yavaş yürüyen yaşlı bir kadınla rastlaştım yolda. Bir
ağaç gölgesinden geçerken selamımı verdim ve neden bu sıcakta dışarıda olduğunu
sordum. Kendine dikkat etmesi gerektiğini salık verdim. Yemek yapacak
malzemenin kalmayışından dolayı çıkmak zorunda kalmış. “Evde araba da var ama
nerde, adam hiç oralı olmadı, ben çıkmak zorunda kaldım evladım” dedi. Üzüldüm
ama ne fayda. Sonra iyi günler diledim daha fazla yolundan alıkoymayayım dedim.
“Allah iyilerle karşılaştırsın evladım.” diyerek yolcu etti beni. “Cümlemizi
inşallah.” diyerek uzaklaştım ama aklım o yaşlı teyzede kalmıştı..
“Kaşık düşmanı” tabiriyle ruh
yoldaşına yapılan bu çirkin yakıştırma acaba Allah’ın takdirini mi kazanır
yoksa gazabıyla mı karşı karşıya getirir er kişiyi. Sesi, bakışları, gücü,
canı, evi, birikimi, eşi, evlatları hepsi tepeden tırnağa emanetidir ve emanete
de hakkıyla davranmak icap eder. Bunu yapmayan birçok ev reisinin bereketi ve
zenginliği Rabb tarafından alaşağı edilmiştir. Bunun örnekleri de sayısız
gerçekleşmiştir ve hâlihazırda da gerçekleşmeye devam etmektedir. Bu eksik
bırakma, esirgeme tavrıyla er kişi farkında olmadan Rabb’ın nimetlerini yok
saymakla tehlikeli bir duruma düşürmüştür kendisini. Her varlığın rızkı Allah
tarafından yerli yerine konmaktadır. Karısının üzerine yeni bir kadın alıp
düğünden bir yıl sonra da bu ikinci hanımına aslında evli olduğu için nikâh
yapamayacağını söylediği yetmiyormuş gibi kucağında bir aylık bebeğiyle kapı
dışarı etmesi insanın kanını donduruyor. O çocuk büyürken hem anne hem baba
olmaya çalışırken, sefillikle ve sözde babanın arayıp aşağılamasıyla tehditleriyle
yaşayan bir kadının sabrını Rabb karşılıksız mı bırakacak?
Çaresizlik içinde gerçeğin sesi,
her köşede her duvar dibinde her kapalı perde ardında yankılanmaya devam
ediyordu. Yedi ülke, yedi iklim, yedi deniz, yedi felek, yedi çatı, yedi renk,
yaşamı olağanüstü bir güzellikle “Sihirli Flüt” ezgisi olarak yansıtıyordu.
Ölümlü duygular dünya durdukça yaratılmış saflığıyla muhafaza edilmeye devam
ediliyordu. Bu düzene biat eden her fani Rabb’ın güzelliklerine güzel mukabele
etmekle rıza kazanmaktan başka ne
yapabilirdi ki..
Yeni Zellanda’nın obur ve sarhoş
güvercinleri kereruları, aynı bu hayattan bihaber yaşayan er kişilere benzetmek
mümkün. Yemeyi çok seven bu kuşların en sevdiği besin kaynağı olgun ve tatlı
meyvelerdir. Bu meyveler kuşların midesinde fermantasyona (mayalanma) uğrayınca
kuşların sarhoş olmasına sebebiyet veriyor. Yürümeyi bırakın bir ağacın dalında
durmaya bile mecalleri kalmıyor ve bu kuşlar metrelerce yükseklikten yere
çakılıyorlar. Sarhoşluk, kereruların yaralanmalarını ve yırtıcılara yem
olmalarını kaçınılmaz kılıyor..
Mavi Yıldırım
(
Kereru başlıklı yazı
MaviYıldırım tarafından
12.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.