CENNET VE CEHENNEM
Tanrıya inanır mısınız? Yani her şeyi yoktan var eden, yeri göğü
yaratan o görünmez ve ulaşılamaz tanrı.
Modern insanın her şey bir tesadüf mü yoksa tanrının ilahi bir planımı
bilinmezliğinde kafasını bir o duvara bir bu duvara vurduğu zamanlardan
birindeyiz. Bir yanımız kesinlikle inanmak istiyor, buna ihtiyacı var, buna aç.
Bir yanımızsa mantık ötesi her duruma şüphe ile yaklaşıyor veya tanrı kavramına
inanmıyor. Her halükarda insanlar bir
şekilde yaşayıp gidiyor iste.
Ya da cennet,
cehenneme inanır mısınız? Öldükten sonra gidilen, Semavi dinlerde anlatılan iyilerin cennete, kötülerin
cehenneme gittiği veya sadece o dine
inananların cennete gittiği ve diğer herkesin ne olurlarsa olsunlar cehenneme
gittiği. Cennette sonsuz güzellik
ve huzur, cehennemde ise sonsuz acı ve
işkence.
Eğer gerçekten bir cennet varsa, şu anda içinde yaşadığımız bu mucizevi
dünyadan daha güzel nasıl olabilir,
sonsuz yiyecek mi, sonsuz
çayırlar mı, sonsuz mavilikler mi,
muhteşem çiçekler ve kuşlar mı,
bize dünyamızın veremediği neyi
verebilir, hiçbir acının olmadığı, sonsuz huzuru mu?
Eğer gerçekten bir
cehennem varsa, bize şu anda yaşadığımız
bu mucizevi dünyada bulunan sonsuz acılardan,
hastalıklardan, gözyaşlarından, sonsuz
vahşetten, ızdıraplardan ve savaşlardan
daha fazla ne yaşatabilir.
Biz zavallı insanlar, tam bir bilinmezlik içinde, bir günü devirip,
diğer güne başlar, panik içinde ömrümüzü yaşamaya çalışırız. Tam da en iyi niyetinle insanların artık bu
modern günde bu kadar aç olamayacağını,
fakir olamayacağını, kötü olamayacağını, çaresiz olamayacağını, vahşi olamayacağını düşündüğünde, gördüklerinle yıkılır ve çökersin, dünyanın tüm güzellikleri önünde olsa
görmezsin. Mutsuz ve umutsuz insan hiçbir şey görmez.
Her şeye rağmen eğer gerçekten bir cennet varsa , benim cennetim
memleketim, o kadar güzel ki, asla
değerini bilmediğimiz, her köşesi, her ağacı, her koyu, her dağı, her insanı
ayrı güzel. Denizin turquaz rengi güzel, dağların karlı
zirvesi güzel, sonsuz harabelerinin sütunu güzel, ormanın yeşili güzel, keşke daha mutlu
olabilsek ve bu cennette yaşadığımıza şükretsek.