O gün kendi kendime burhanlar geçirirken daha fazla evde duramayıp yola koyulduğumda bir beyefendinin ,tedirgin bakışları ile göz göze gelmek ürkütmüştü beni.
Yürümekte zorluk çekiyordu. O an tam olarak derdinin ne olduğunu anlayamasam da beynimi meşgul eden kendi sorunlarım tıkıyordu hücrelerimi. Kazancım yetmiyor, borçlarımı ödeme zorluğu çekiyordum. Ailem memlekette, ben İstanbul'da bir başıma mücadele içerisindeydim. ..
O gün tam da bu düşüncelerimle boğuşurken ona ''Neyiniz var?'' dememle başlamıştı her şey...
-Beyfendi neyiniz var, iyi misiniz?
Suskunluğu beni daha derin meraklara salsa da arada ,bitmek bilmeyen borçlarım , canlanıyordu gözlerimde.
Sonra anlamsız bakışları yine beni düşüncelere salmıştı. Anladım ki cevap vermeyecekti. Daha sonra bir anda yere düşüp oracıkta bayıldı..
-Beyefendi neyiniz var? Beni duyuyor musunuz ?
O an ne yapacağımı bilememiştim. Çevremde kimseler yoktu. Giyimi düzgün bir bey olsa da onun
kapkaççı olduğunu düşünmedim desem yalan olacaktı. Belki de usta bir yan kesici.. Belki de boğazıma keskin bir bıçak saplayacaktı..
Kafamda kurduğum fesatlıklardan sonra.. Zihnimle kavgaya tutuşmuştum. Onu uyandırmak için yanağına babadan kalma güzel bir şamar indirdim.
O ara kendine gelmişti...
-Ahh! ahhh!! Neden vuruyorsunuz? Kimsiniz ?
-Bayıldınız beyefendi.. Ayılmanız için vurdum kusuruma bakmayın. Neyiniz var ? Hasta mısınız ?
-Beni şu adrese götürebilir misiniz?
-Beyfeendi siz iyi değilsiniz adrese daha sonra götürürüm sizi. Önce hastaneye gitmeliyiz..
-Beni şu adrese götürebilir misiniz?
-Önce taksi çağıralım hastaneye gidelim, daha sonra gideriz adrese, siz adresi dert etmeyin..
Sonra taksi çağırmıştım. Taksici yardımcı olurken beyefendi o ara yine papağan gibi tekrarlayıp durmuştu:
-Beni şu adrese götürür müsünüz?
-Hayır, hayır adrese sonra gideceğiz. Sizin hastaneye gitmeniz gerekli...
Taksici de ''Evet hastaneye gitmelisiniz beyefendi sonra adrese gideriz.'' Dedi
Beyefendi anlamıyor ısrarla adrese gitmek istediğini söylüyordu. Sonra onu taksiye yavaşça bindirip yola koyulduk
-Beni şu adrese götürür müsünüz?
-Beyefendi siz iyi değilsiniz sizi önce hastaneye götürelim.
Sonra taksiciye seslendim:
-Sen sür kardeşim sağlığı daha önemli.
İstanbul trafiği o kadar yoğun oluyordu ki yolda ilerlemek adeta işkenceydi.
Bizim inatçı keçi yine başlamıştı.
-Beni kağıttaki adrese götürür müsünüz?
-Beyfendi simit su falan alalım mı ? Şimdi siz adresi düşünmeyin...
-Beni şu adrese götürür müsünüz?
Dediklerime cevap vermiyor ,beni dinlemiyordu.
O ara taksici araya girdi.
-Hanımefendi verin bana kağıdı. Bakalım nereye gitmek istiyormuş?
Taksici kağıdı okuyunca şaşkınlık içinde öylece kalakaldı. Hafiften bıyığının kenarından gülümsemeye başladı; sonra da yüksek sesle kahkaha attı.
-Hayırdır inşallah neden güldünüz ?
-Yaşadığımız duruma güldüm...
Kağıttaki adresin hastane olduğunu söyleyince ben de şaşkınlık içerisinde kalakaldım .Nasıl olurdu böyle bir şey o an ne diyeceğimi bilemedim. Bu arada bizim hasta bey ısrarla adrese gitmek isteğini söylüyordu. Benim şalterlerim atmış, devrelerim yanmıştı.. Adamcağız zaten hastaneye gitmek istiyormuş... Taksici de şaşırıp kalmıştı...
Sonra taksici ''adresteki hastaneye gidelim.'' dedi...
Sonunda hastaneye varmıştık...
Meğer beyefendinin kulakları duymuyor, geçici sağırlık yaşıyormuş. Biraz kan şekeri düştüğü için bayılmış. Normalde o hastanede tedavi görüyormuş...
Peki neden? Bize adresin hastahane olduğunu söylemedi?
Biz de kağıdı hiç okumadık.
Bazen insan karşısındakini anlamıyor...
Kafamızdaki sorunlar sıkıntılar o kadar sarmış ki etrafımızı mantıklı düşünemiyoruz. Hal böyle olunca bizim beyefendiye üzülsek mi gülsek mi bilememiştik...
Ama taksici ile kendimize çok güldüğümüz doğrudur...
Gül AsyaAlan✍️