Lâl Ülkesinin Hüznü



Sen ki geceyi içine çekmiş bir teslimiyet;
gözlerinde şehrin bütün ışıkları sönmüş.
Bu diyar bir ayna; çatlak ve sırları dökülmüş,
her yansıma biraz daha eskitiyor benliğini…



Bazen bir uğultu, bazen bir yok oluşun nakışı;
akşamları camlara vuran çözülüşün son izlerisin.

Zamanın paslı raylarında sürüklenen bir vagon:
içi melalin mor çiçekleriyle dolu.
Artık sen yoksun, o eski yabancı;
dilimin ucunda unutulmuş bir ilahisin…



Sözlerin cifirle yazılmış bir kaside;
ne anlamı, ne de sonu var.
Şehrin damarlarında dolaşan bir nöbette
sokaklar birer sinir ucu; titreyen, hasta çağ…



Işıklar sızıyor asfaltın yarıklarından,
her gölge bir hesaplaşma; her ses bir ihanet.
Gece, kulaklarda sensizliği büyüten bir sesti;
o şarkıyı hâlâ mırıldanıyorsun, farkında değil,
varlığından bihaber neon ışıkları…



Oysa melodi zifirin kendisi;
her nota bir çöküş; her akor bir vedâ.

Kaldırımlar uzuyor artık bir uçuruma;
taşlar düşmüş meleklerin kanatlarından…



Kimse sen olmadı, kimse ben olamadı;
yol hep aynı yere çıkan bir yanılsama.
Sen o karanlığın kadını; paranoyak bir rüya,
ben bir hayaletten farksız; silmekteyim hafızamı.
Şehir ikimizi de yuttu; birer birer,
artık ne sen varsın ne ben;
sadece o eski hikâye kaldı bizden…
( Lâl Ülkesinin Hüznü başlıklı yazı Mikail Dede tarafından 31.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu